Ömrümüzün en verimli çağında ‘olağanüstü anormal’ bir tarihin içinde vesayet altındaki bir ülkede yaşamadan yaşlanmak düştü kaderimize.Anormal olan her şeyin normal olduğu günlerden bu yana, normal geçen hiçbir günümüz olmadı bizim…
Ülkenin tüm kamu ve özel kurumları da bireyleri de büyük bir çöküntü ve döküntü içerisinde.
Medya bu sürecin hem etkileneni hem de etkileyeni olarak ayrı bir konumlandırmayı hak ediyor.
Türkiye’de hakiki ve esaslı bir medyanın varlığı her daim şüpheliydi, lakin artık bağımsız ve güçlü bir medyanın kalmadığı ve olmadığı şüphe götürmez.
İktidara köle olmayı ve kendisine giydirilmek istenen deli gömleğini reddeden herkes, iktidar için en büyük tehdit ve yok edilmesi gereken bir hedeftir artık. İpek Medya Grubu boyun eğmediği ve köleleştirilemediği için malına mülküne el konulmuş ve dört ay gibi kısa bir sürede bilerek ve isteyerek iktidar tarafından batırılmıştır.
Türkiye’de medya; sahibi belli olan ve sahibi belli olmayan, emanetçide duran medya olarak ikiye ayrılır. Sahibi belli olan medya, ticari kurallara uygun bir şekilde yönetilip asli görevini yapmaya çalışırken maddi ve manevi olarak iktidardan büyük baskı görüyor, horlanıp hırpalanıyor.
Kâğıt üstündeki göstermelik sahip isimleri sık sık değişen sahipsiz medya gruplarının asli görevi sahiplerinin iktidarını temin ve devamını sağlamaktan ibarettir.
Bu nedenle tüm faaliyetlerinin temelini propaganda esasları belirlemektedir. Bu nedenle bunların en küçüğünden büyüğüne hepsi aynı merkeze bağlı olarak çalışan birer Yalan Propaganda Merkezi’dir (YPM).
YPM’lerin kâğıt üstünde gözüken sahipleri buralara kendi öz sermayelerinden sermaye koymadan sahiptir… Örneğin E.Sancak ilk gelişinde sadece iki milyonluk bir kredi kullanılması için aracı olmuş, kredi ödemesinin son taksiti bittiği gün, yönetim ve gazete panosundaki ismini sildirmiştir. İkinci gelişinde de durum farklı değildir… Diğer YPM’lerde de manzara aynıdır.
YPM’lerin finans kaynakları:
Millete ait kaynakların, iktidar avantaj ve gücünün kullanımı.
Örneğin, Socar Petkim özelleştirmesi sonrası bir süre Star Medya Grubu’nun ortağı olarak gözükmüş fakat yönetimde hiçbir söz hakkı olmamıştır.
Devlete ait kamu kurumları, banka, belediye vb. ile TMSF’nin el koyduğu şirketlerin reklam bütçelerinin tamamına yakınının sponsorluk ve reklam bütçesi adı altında buralara aktarılması.
Belediye destekleri
Mega ve çılgın projelerin çılgın destekleri.
Örneğin Star Medya Grubu’nun UZAN’a ait olan binası TMSF tarafından adrese teslim Cengiz grubuna verilmiş, Cengiz de gönülsüz olsa da binayı medya grubuna tahsis etmiştir.
Türkiye’nin yarıya yakınının elektrik dağıtım işinin sahibi olan CLK şirketinin, Limak’ının sahibi Nihat Özdemir’e Kandilli kulüpte misafir işadamı olarak konuşmacı olduğu gün medya yatırımlarını sorulduğunda; ‘Medya alanına isteyerek girmediklerini bunun bir zorunluluktan kaynaklandığını’ söylemiştir.
YPM’lerin en son sahibi kimdir ve en son kimde kalır bu bilinmese de, kesin olan bir şey var ki, önceden her ay personel maaşlarını ödemek için para arayan bu kurumlar, adına havuz denilen sürekli ilave edilen hortumlarla nehire dönüşen kaynaklarıyla finans ihtiyaçlarına çözümü bulmuştur.
YPM’lerin ortak özellikleri
Tamamı ‘ağlayanın malıdır’ TMSF eliyle el konulmuş, İktidar propagandası için birilerine devredilmiştir.
En çok satanının gerçek tirajı ortalama 65-70 bin civarındadır. Diğerleri de 3 bin 500 ile 15 bin arasıdır. Tamamının toplamı Sözcü gazetesinin tirajından daha azdır. Basın İlan Kurumu’ndan daha fazla reklam parası almak için tirajlarını 100 bin bandına kilitlemişlerdir.
Tirajlarını şişirmek için önemli siteler, otel, kafe, otogar, belediye, hastane ve postane gibi yerlerde ücretsiz dağıtım yapmakta ,bir kısmı da devlet kurumları tarafından alınmaktadır.
Yazarlarına ödedikleri ücretler gazete maliyeti ile yarışmaktadır.
Entelektüel bir makale ve yazara nadiren rastlanan bu kurumlarda; iyi küfürbaz, iftiracı, fitne fesat çıkarıcı, çok yüzlü, kendi el ve yüzlerindeki kiri pası başkasının üstüne sürerek kara çalmayı iş edinen kara propagandacılar doludur.
Yukarıdan gelen emir ve komutlara ‘patron her zaman haklıdır ve ’emredersiniz’ denir ve ‘La yüs’el’ olarak itaat edilir.
Haber kaynağı diye bir şey yoktur, propaganda kaynağı vardır. TV ve gazetelerde kimin görüneceği, yazacağı ve yazmayacağı yukarıdan talimatla belirlenmektedir. Yayın yönetmeni kukladır ve bu rolde tek amacı su akarken depoları doldurmaktır.
İlk defa TMSF harici bir medya oluşturma ‘Karar’ının ne kadar başarılı olacağı geçmiş referans alınarak anlaşılabilir.
YPM propagandistlerinin her biri ortalama bir şirketin aylık kârından daha fazla para kazanmaktadır.
Küçük orta ölçekli bir gazetenin ortalama aylık maliyetinin 3,5-4 milyon TL olduğu, bu rakamın da belirtilen rakamı basmadan oluşan bir gider olduğu düşünülürse ve rakamın TV’ler için minimum yüzde 25 daha fazla olduğundan hareketle tüm YPM’lerin aylık giderini siz hesap edin.
3. Dünya ülkeleri demokrasilerinde! rastlanılan yöntemlerle oluşturulan ve parasını milletin ödediği bu düzende propaganda milleti ikna ve kandırmak için yapılmaktadır.