- Eki, 08, 2013
- Kitap ve Yayinlar, Spor
- Nurullah Öztürk
Dile kolay tam 137 hafta sonra kapıyı çalan şans, torbasına şanssızlıkları da doldurmuştu.
Şampiyonluk adayları arasında beraberlik Beşiktaş dışında herkesin, galibiyet de sadece Beşiktaş’ın işine yarıyordu. Bu da ekstra bir motivasyon ekstra bir stres yükü demekti. Kısacası başı, ortası ve sonucu itibarıyla zor bir maçtı.
Maç başlar başlamaz Galatasaray’ın oyun şablonu da belli oldu. Topu her şart ve şekilde kendi kalesinin uzağında tutmak. Beşiktaş’ta ise kazanma arzusu somut bir eylem planına dönüştürülemedi. Hatta Beşiktaş defansına göre armada gibi duran Galatasaray defansını çok adamla rahatsız etmek bir yana, nerdeyse çay demlemesine fırsat tanıdılar. İleride Holosko tek başına boğuştu. Diğerleri top alışverişinde bile ortalarda gözükmediler.
Beşiktaş tempoyu yükseltemeyince, Galatasaray’ın istediği oyun şablonuna ayak uydurdu. Öyleki Servet’in dan dun şişirmelerine, Gökhan Zan eksiksiz cevap verdi, hatta abartarak normal pozisyonlarda bile topu dağlara taşlara gönderdi.
İyi sonuçlar, iyi bir ön hazırlık sonrasında mümkün olur, ben bu hazırlıktan emareler göremedim.
İnönü’ye ve ekran başına derbiye has özel anlar görmek için gelenler için en büyülk şov her zamanki gibi taraftarından geldi. Bu taraftar takımından da yönetiminden de bir gömlek üstün…
Koca bir ilk yarıda futbol adına ne bir güzellik ne de bir katkı vardı. Beşiktaş taraftarı zaten çoktan bunlardan vazgeçmişti bile, onlar gelecek golü bekliyordu sadece…
50. dakikadan sonra Galatasaray kalesinde öyle bunaltıcı bir abluka vardı ki, Galatasaraylılar dahil herkes bunun golün habercisi olduğunu anladı. Nitekim sağlı sollu ataklar ve kornerler sonucu Nobre en yükseğe çıkan isimdi topu ağlarla kucaklaştırırken, Beşiktaşı da liderlikle kucaklaştırıyordu.
Golden sonra Beşiktaş biraz duruldu, taraftar coştu. Galatasaray oyun içerisinde yeni varyasyonlar deneme ihtiyacını duydu. Çünkü beraberlikten emin bir havada sürdürdükleri oyunda bir anda tüm dengelerini kaybettiler.
Bu maçın iki yüzü vardı. Birinci yüzünde Galatasaray’la birlikte uyuklayan bir Kartal, ikinci yüzünde kendi kimliği ve kişiliğine bürünmüş bir Kartal.
İkinci yarı öyle goller kaçtı ki, Galatasaray tarihi farktan kurtuldu. Bu oyun şeklini tüm Beşiktaş camiası kanıksadı.
Yarıştan kopmadan buraya kadar başarıyla gelen Kartal’a düşen haftalar sonra yakaladığı liderliği sezon sonuna kadar bırakmadan, şampiyonluğa kadar taşımasıdır. İşin esas zor kısmı da bundan sonra başladı zaten…