- Eki, 08, 2013
- Kitap ve Yayinlar, Spor
- Nurullah Öztürk
Çok erken öğrendiğim bir Türkiye gerçeği var; bu ülkede kim en çok neyi dilinden düşürmüyorsa, dilinden düşürmediği şeyin arkasına saklanarak ya da yaslanarak, her türlü hokkabazlığı, düzenbazlığı ve gayri ahlakiliği en temel hak olarak görüyor.
Etrafınıza birazcık dikkatle ve objektif olarak bakarsanız siz de bana hak vereceksiniz.
Örneğin Din, Atatürk, etik, laiklik, fair play vb. gibi kavramları dilinden düşürmeyenlerin aslında bunları en çok tahrif eden tacirler olduğunu görürsünüz.
Beşiktaş cephesinde de içi boşaltılmış, ne anlama geldiği belli olmayan, başı sıkıştığında mevcut yönetimin hatta başkanının dilinden düşürmediği bir kavram var ‘BEŞİKTAŞLILIK DURUŞU’
Beşiktaş camiasının ortak bir beklentisi var. ‘Beşiktaşlılık duruşu’ nedir? Nasıl bir şeydir.
Eylemle mi ifadesini bulur, söylemle mi? Yahut her ikisi ile mi? Ya da bir yalandan mı ibaret…
Ben biliyorum ki, siyah beyaz renklere gönül verenlerin çoğu, bu ayrıcalığı önemsedikleri için gönül verdiler. Devir değişti, her şey başkalarına benzemeye ve kirlenmeye başladı. Tıpkı, Beşiktaşlılık duruşu gibi.
Başkan ve adamlarının eylem ve söylemlerinden yola çıkılarak bir ‘Beşiktaşlılık Duruşu’ tarifi yapmak çok zor. Bu duruşu yeniden tanımlamak için de Beşiktaş’ın bu çirkefliklerden temizlenmesini beklemek gerekir ki tekrar kirletemesinler.
Geçen hafta sonu Sayın Affan Keçeciye yapılan saygısızlığı ne ile izah edebiliriz. İzahı yok. İzanı yok.
Çocukça, gayri ahlaki ve edepsiz davranışlar uzun zamandan beri yadırganmaz da oldu artık. Bu saygısızlık için ahlak dağıtıcısı ve ahkâm kesici medyamızda da tek bir kelam yok. Yazıklar olsun hepinize…
Başka türlü bir tepki göstermek aklınıza gelmedi mi? Türkiye’nin en renkli taraftar grubuna sahip olan bir takımın yönetimi böyle banal bir teki göstermez.
Ne zamanki siz Beşiktaş’ın yakasından düşersiniz, o zaman Beşiktaşlılık duruşu da gerçek anlamına kavuşur.
Artık hiç kimse ne size ne de duruşunuza itibar ediyor. Çünkü düzgün bir duruş için ayık, açık ve ayakta olmak gerekiyor.
Yoksa başkalarının yaptığı gibi ‘haram helal ver Allah, kulun seçmez yer Allah’ anlayışında olsaydık gider o takımların peşine düşer ve onların tarafında olurduk.
Biz bu takımı farklı olduğu için sevdik ,ama bir gün gelip iyiye ve güzele ait ne varsa hepsinin darmadağın edileceğini bilemezdik ve bilemedik vesselam….