- Eki, 08, 2013
- Kitap ve Yayinlar, Spor
- Nurullah Öztürk
Beşiktaş büyük camia, Türkiye’nin en köklü kulübü…
Her büyük kurum ve camiada yarım asırda bir yaşananlar Beşiktaş’ta da kısa sürede yaşandı ve yaşanmaya devam ediyor.
Yıldırım Demirören’in TFF başkanı olması Beşiktaş’ın yeni bir yol ve yönetim modeli seçmesini zorunlu kıldı.
Beşiktaş seçen için de seçilen için de “Sophie’nin seçimi” kadar zor bir sınavdan geçti, sınav bitmiş de sayılmaz…
Bu zor dönemde camianın ilk aklına gelen isim Serdal Adalı oldu…
Başkan bu çağrıya kayıtsız kalmadı …
Tam bir Anadolu insanı olan Serdal Adalı Bizans entrikalarına karşı ilgisiz ve bilgisizdi. Geceli gündüzlü çalışarak Beşiktaş’ı “güneşli günlere” ulaştırmak isterken, birileri de büyük bir entrika peşinde idi…
Bu durum Beşiktaş’ın aleyhine, entrikacıların lehine sonuçlandı…
Gelinen noktada Beşiktaş’ın bir yılı daha “feda”, “veda” derken “heba” edildi…
Beşiktaş bir anda rakiplerinden bir yıl değil en az on yıl geriye düştü.
Gelinen noktada daha bir yılını doldurmamış bir yönetim kurulunun yarısının veda etmesi, Borsa’dan gelen, TFF’den ileriye dönük olarak alınan, kulübün kaynaklarının satışından gelen Fulya’nın kiralanmasından elde edilen bütün paranın harcanması ile rahatlamanın da sonuna gelindi…
Beşiktaş elde kalan son kaynaklarını da tüketmiş bütün umudunu stadın yapılması sonrası gelecek gelire bağlamış durumda…
Beşiktaş stadı yapılana kadar ya yeni bir kaynak bulmak, bulamazsa da mecburen daha da küçülmek zorunda kalacaktır… Hatta bu yılı bile arar durumda olabilir.
Gidişatın farkında olanlar başkan Fikret Orman’ın “yüreği yeten varsa çıksın aday olsun” çağrısına kayıtsız kalmayarak camianın iki önemli ismi Serdal Adalı ve Murat Aksu’yu sorumluluk almaya davet ettiler…
Beşiktaş camiası açısından çok önemli bir adım atıldı. “Ben değil biz varız ,hepimiz Beşiktaş için varız”, “Güçlü başkan güçlü yönetim anlayışı ile hizmete hazırız” diyerek seçim startını verip kaldığı yerden çalışmaya başlayan ekip, gecesini gündüzüne katarak mali ve sportif açıdan daha iyi bir Beşiktaş için kolları bir kez daha sıvadı
Serdal Adalı ve Murat Aksu’nun güç birliği yapması, hem güçlü bir yönetim hem de iki isme yapılan haksızlığı telafi şansı sağlayacaktır.
Herkesin finansal çöküş evrelerini “ibra” ettiği bir dönemde dimdik ayakta duran bir adamla, en zor dönemde taşın altına gövdesini koyan bir adama yapılan haksızlığın giderilmesi Beşiktaş yararına “vefa zamanı” olacaktır.
Bu durum seçimin tüm taraflarını bir kez daha muhasebeye ve daha iyi olmaya zorlayacak, sonuçta kazanan Beşiktaş olacaktır…
İttifakın avantajları
En önemlisi ve tüm avantajların da üstünde olanı; güçlü mali yapı, nitelikli insan kıymetleri…
Altyapısı ve kaynağı hazır büyüme modeli.
“Ben” değil “biz” anlayışı ile camiaya birleşme ve kucaklaşma fırsatları sunması.
Stat, altyapı, kurumsallaşma, kongre üyeliği, sponsorluk gelirleri, yeni kaynak yaratılması vb. her biri ayrı öneme haiz konuların çözüm süreçlerinin planlanmış olması.
Mevcut yönetimin yönetim kurulu oluşturulması ile başlayan hoca ve futbolcu seçimi ile devam eden, devre arası transfer fiyaskoları ile zirveye ulaşan, bedeli ve geri dönüşü mümkün olmayan hataları…
Güçlü ve katılımcı yönetim kurulu…
Küçülme değil büyüme hedefleri…
Geçmişten gelen yanlışlardan arınarak yeni bir yol haritası çıkartılmış olması…
Ezeli rakiplerle başta mali konular olmak üzere her konuda güçlü, iddialı bir takım ve yapı oluşturulması.
Basketbol şubesi başta olmak üzere tüm branşlarda şampiyonluk mücadelesi verecek bir Beşiktaş hedefi…
Kaynakları hazır gerçekçi hedeflerle çok adaylı bir seçim Beşiktaş’a büyük katkı yapacaktır.
Her kim kazanırsa kazansın sonuçta kazanan Beşiktaş olsun…