Kader ağlarını örüyor

İki takım da, ilk yarıyı “hep kontrol tam kontrol’ anlayışı ile oynadı. Teknik yönetimler birbirlerinin güçlü ve zayıf yönlerini iyi etüt etmişler.

Satranç maçı havasında bir ilk yarı da fazla pozisyon da vermedik, pozisyon da bulamadık. Ancak diğer maçlara göre en kontrollü ilk yarımızı bu maçta ortaya koyduk.

Hırvatlar gruptan çıkarken oynadığı tüm maçlarda kontra gollerle öne geçtiler, sonra da üzerine yattılar. Bilic, öğrencilerine Türk takımının en zayıf halkasının defansı ve özellikle de iki kanadı olduğunu söylemiş olmalı ki, bilinçli olarak iki kanadı da fazlası ile zorladılar. Sabri saç baş yolduran hatalarını Allah’tan çabukluğu ile telafi etmeye çalıştı. Hakan’da diğer maçlara oranla daha dikkatli olmaya çalışıyordu.

İlk yarıda ve ikinci yarının başında, defansımızın’ ortak yapım’ hatalarında kalemiz resmen meleklerin koruması altındaydı.

Dakikalar ilerledikçe, Hırvatlar oyunda hâkimiyet aramaya başladılar. Özellikle orta alanda Modric’i kontrol etmekte zorlandık.

60. dakikadan sonrası teknik adamların oyuna daha fazla müdahil olmak istedikleri anlardı.

Çünkü maç öyle bir havaya bürünmüştü ki, sanki “atan galip’ diyordu her iki tarafta.

Defansı en zayıf olanla, defansı en az hata yapan iki takımın mücadelesinde, milletçe kalp testinden geçirildik. Kalemiz abluka altındayken, sıkıntılı anlara omuz vermeye çalıştık resmen.

Orta sahanın resmen rakibe teslim edildiği anlarda Mehmet Topal’ın oyundan alınışını anlamakta zorlandık.

Hakem oyuncularımıza gösterdiği olur olmaz kartlarla hem oyun içerisinde, hem de muhtemel yarı final eşleşmesi için resmen kuyumuzu kazdı.

Yeni şafak gazetesinin tüm yazarları, her fırsatta kalede Rüştü’nün oynaması gerektiğini yazdık ve söyledik. Ne kadar haklı olduğumuzu da gördük. Maçı uzatmaya taşımamızda en büyük faktör Rüştü oldu.

UZATMALAR

Uzatmalarda tıpkı Çek maçındaki gibi oyunun inisiyatifini ele aldık. Bu tribünlere de yansıdı. Hırvatlar yorulup oyundan düşünce, taraftarları da etkilendiler. Avrupa’nın dört bir yanından gelen taraftarlarımız hançereleri patlarcasına takımımıza destekleri ile moral verdiler.

Oyunun normal süresinde yapamadığımız atakları uzatmada yapmaya başladık.

Tam iş penaltılara kaldı derken Rüştü’nün bir anlık hatası bu iş bitti mi acaba diye düşünmemize sebep olurken, Semih, hayır, hayır dedi. “Henüz bitmedi” dedi.

Topu çatala takarak bizim teslimiyetçi bir millet olmadığımızı tüm dünyaya bir kez daha gösterdi.

PENALTILAR

İş penaltılara kalınca kader ağlarını örüyor dedim. G.Saray’ın Arsenal karşısında yaptığını, yüz milyonların duaları ve ortak sinerjileri ile yeniden yaşayacağımızı düşündüm.

Şimdi şükretme zamanı.

Ne kadar sevinsek azdır.

Allah’ım bu millete bu sevinçlerin daha büyüğünü nasip et…

Emeği geçen herkese tebrikler ve teşekkürler. Şimdi sevgi zamanı, birlik ve beraberlik zamanı…

Daha büyük zaferlere hazırlık zamanı..

Bundan böyle tüm dünya Türk’ün gücü ve inancını yeniden gördü ve tüm alanlarda görmeye devam edecek. Bu daha büyük zaferlerin başlangıcı olacak.