Terketme Meleğim

Karşılaşma Tigana’nın takım tertibindeki yanlışlar ve F.Bahçe’nin sağlı sollu ataklarıyla başladı. Sandık ki Saracoğlu Stadı’ndaki kupa maçı kaldığı yerden devam ediyordu.

Maça F.Bahçeli futbolcular daha hırslı ve kararlı başladılar. Her ne kadar yöneticileri trübünde onları yalnız bıraksa da.

Maçtan önce ilk golu bulanın çok rahatlayacağı bir maç olacağını söylemiştim. Bu şans erkenden F.Bahçe’ye güldü. Zaten ayakları stres altında ağırlaşan Beşiktaş’ın işi daha da zorlaşmıştı.

Stres kimi bozar diye düşündüm. Stres planı programı ve stratejısi olmayanı bozar. Beşiktaş’ın kenar yönetiminin ne yapmak istediğini anlayan varsa beri gelsin.

İlk ciddi atağını 22. dakikada gerçekleştiren Kartal’ı diğer maçlara göre iyi bir oyun sergileyen Burak mutlak bir golden etti.

Golden sonra vakit geç olmadan Nobre’nin yanına ikinci bir forvet takviyesini bekledik ama uzun süre boşuna bekledik. Golden sonra F.Bahçe daha çok defans yapmaya ve kontratak kovalamaya başladı.

Ortamın gerilmemesi gerekiyordu, ancak F.Bahçeli futbolcular bu konuda öyle usta ve kışkırtıcıydılar ki, bir kıvılcım bile ateşi yakmaya hazırken, başta Sırp Kezman olmak üzere Tümer ve arkadaşları yangına benzin döktüler. Sahayı ve dışını tahrik ettiler de ettiler.

Tabii ki bunda Tigana’nın salakça ofsayt taktiği nedeniyle yenilen golun stresi inkar edilemez.

Türkiye’de futbol taraftarı takıma nasıl destek verileceğinden haberdar değil. maçlar öncesinden başlayan anlamsız bağırışlar, maç başlayınca kısılan sesler ve yenilen golden sonra derin bir sessizlik ve ardından sağa sola saldırmalar. Hepsi bu kadar…

İkinci yarı Delgado çıkıp yerine Bobo girerken ikinci yarı oyunun formadı da belli olmuştu. Beşiktaş saldırmaya F.Bahçe savunmaya geçti. Taraftarı da desteğini esirgemeyince ikinci yarıda yapmadıklarının hepsini yapmak isteyen bir kara kartal vardı sahada. Golün ayak seslerini duyar olmuştuk. Gelmeyince risk alma zamanı gelmişti. Sivas maçının kahramanı İbrahim Akın da oyundaydı. F.Bahçe ise tilki kurnazlığında fırsat kolluyordu. Roller değişmişti Saracoğlu’nda savunan Beşiktaş, İnönü’de savunan Kanarya idi.

İkinci yarı futbol auta çoktan çıkmıştı. Savunan ve saldıran vardı sadece.

İki takımı tartıya koyduğunuzda kalite anlamında hiç fark yoktu. İsimlerin ağırlığı farklıydı sadece. Ancak isim futbol oynamıyor.

İki takım için de koca bir sezonun özeti olan bu doksan dakika sonunda F.Bahçe kazanmakla kalmadı, başkanını ve yönetimini de darağacından aldı.