- Eki, 08, 2013
- Kitap ve Yayinlar, Spor
- Nurullah Öztürk
Sayın Bakanım;
Sizi CHP içerisinde bulunduğunuz zamanlarda halka en yakın ve halkını iyi tanıdığına inandığım biri olarak çok severdim, hâlâ da öyle…
AKP içerisinde biraz eğreti gibi duruşunuzu yadırgamakla birlikte, bunun sadece sizden kaynaklanmadığını tahmin edebiliyorum. (AKP yazmama kızabilirsiniz, ancak nedenini izah edebilirim!)
Her neyse; bunlar kendi içinizde çözebileceğiniz konular. Ben, sizlerin almış olduğu ya da almadığı kararlar nedeniyle, biz sıradan insanları ilgilendiren hatta bazı hayatları abad ederken başkalarının hayatını zehir eden bazı hatırlatmalarda bulunmak istiyorum müsaadenizle…
Bu noktaya nereden geldik!..
Hemen söyleyeyim…
Futbol denen, basit ama bir o kadar da zengin oyunun en çok sevildiği, fakat sevgisi ile başarısı arasında ters orantı olan ülkelerin başında geldiğimiz malumunuzdur.
En önemli sebeplerinden birini temmuz ayından bu yana anlamış bulunuyoruz.
Diğer sebeplerinden biri de şüphesiz ki altyapı ve tesisleşmedir. Bu kadar büyük finansın harmanlandığı bir ortamda sporseverlerin ayine gider gibi gittiği statların çoktan gecekondu kılığından çıkartılması gerekirdi.
Ama bu da mümkün olmadı, olamadı…
Asıl meseleye gelirsek; Türk futbolunun en eski ve en temel kulübü olan Beşiktaş, eskimiş ve ihtiyaca cevap vermeyecek duruma gelen stadını, eğer müsaade ederseniz çağdaş ve modern bir hale getirmek istiyor…
Ancak şu âna kadar “evet-hayır oyunu” oynar gibi bir süreç yaşıyoruz.
Sayın Bakanım;
Başbakanımız ve ilgili bakanın, “İnönü stat projesi hazır” açıklamalarını bir kenara not etmiş ve sevinçle karşılamıştık.
Fakat sizin son açıklamanız ile şaşırmadık dersek yalan söylemiş oluruz.
Ancak tek ayaklı ve tek adam yönetimlerinde olduğu gibi, sizin de, bu açıklamayı durduk yerde yapmadığınızı bilmeyecek kadar da saf değiliz.
Özetle, bu konu hakkında son şunu ilave ettikten sonra esas benim kafama takılan gerekçenizle, canevimden vurduğunuzu söylemeliyim.
Şunu net olarak bilin ki; eğer orada stat dışında başka bir şey yapmaya niyet ederseniz, futbol topu yerine rant topu oynanmaya kalkılırsa; tek başıma da kalsam; İsrail ordusunun karşısına dikilip “İsrael army stop shooting children” dediği için İsrail askerleri tarafından öldürülen ABD’li Rachel Corrie gibi dozerlerin karşısına dikilmezsem namerdim…
Şimdi gerekçenize değinmek istiyorum… Şu tarihî doku ve siluet meselesine.
Sayın Bakan,
Bendeniz “Dünyanın gelmiş geçmiş en büyük İmparatorluğu”nu kurmuş olan ecdadına layık olmaya çalışan ve hatırasına saygı duyan biriyim…
Olması gerektiği gibi…
Sizin gerekçeniz tarih ve siluet olunca, ben de Türk mimarlığının en önemli şahsiyetlerinden bir olan Turgut Cansever’in İstanbul’u Anlamak ve Osmanlı Şehri isimli eserlerine bir göz gezdireyim dedim.
Sözü ona bırakıyorum…
İstanbul’un tarihi karakterine tecavüz edildiğini düşünen üstat şöyle diyor: “Her devirde devam etmiş ve hâlâ da devam etmekte olan tarihî karaktere tecavüz, son senelerde bilgisizlik sebebi ile müthiş bir hırsa, adeta bir tahrip karakterine bürünmüştür. Bu tahribi özellikle şu kısımlara ayırabiliriz: Eski eserlerin tahribi, tarihî karakterin meydana gelmesinde önemli payı olan şehir parçalarının tahribi, SİLÜET TAHRİBİ…
…İstanbul tam beş asır, İslam âleminin merkezi ve insanlık tarihinin en yüksek kültür odağı olarak geliştirilmişken, bugün çirkinlikler ve kültürel kirlilikler ortamı haline düşürülmüş ise insanlığa ve İslam âlemine, toplumumuza karşı ilk ve asli vazifemiz İstanbul’u tekrar İslam âleminin ve dünyanın bir kültür ve medeniyet merkezi haline getirmek olmalıdır”…
Sayın Bakanım;
Mensubu olduğunuz hükümet üyelerinin vizyonlarının nerede başladığı ve nerede bittiğini, önceliklerini çok iyi biliyorum. Birçoğunu da yakinen tanıyorum; eski ve yeni halleriyle…
İstanbul Kültür Başkenti olduğunda tarih ve eserlerine sahip çıkılacak, canlanacak diye çok sevinmiştim. Beyhude sevinmişim, esas sevinci rantçılar ve paranın siluetini değil kendisini sevenler yaşadılar.
İnşaat teknolojisinin bu kadar ilerlediği ve Dubai’de denizin içine şehir kurulduğu bir dünyada yaşıyoruz.
Saray durduğu yerde durur ama, başka şeyler avuçlarımızdan ve altımızdan kayabilir.
Üstat bu noktada; “Ellerindeki doğal kıymetleri ve tarihî mirası hüsnü muhafaza edemeyen ülkelerin bu değerlerin sahibi olma imtiyazını bir gün kaybedecekleri” uyarısını her fırsatta yineler…
Rant uğruna Beşiktaş’ın ve Türk futbolunun tarihi ile bütünleşmiş bir stadı oradan kaldırma çabanızın da bir tarih katliamı olduğunu da biliniz. Tarihe saygı ve silueti muhafaza başka yerden başlar İnönü’de biter…