- Mar, 04, 2015
- Spor
- Nurullah Öztürk
Sn. Davutoğlu görev kendisine takdim edildiğinde topluma iki önemli söz verdi. İlk söz ‘’nepotizmi ortadan kaldıracağız’’ işleri’ ehil ve emin’ olanlara tevdi edeceğiz oldu.
İkinci vaadi; iktidarın bütün gücü ile üstüne abanarak unutturmaya ve gündemden uzak tutmaya çalıştığı yolsuzluk hakkındaydı.
Toplumu ahtapot gibi sarıp sarmalayan yolsuzluk, bir algı olmaktan öte toplumsal bir sorun olarak ilk sıradaki yeri ve önemini korumaya devam ediyor.
Hoca’nın ; ‘’ yolsuzluk hırsızlık yapanın kolunu keseriz’’ taahhüdü önemli ve bir o kadar da dikkat çekiciydi.
Kamuoyu bu vaatleri bir kenara not edip ‘icraatları görelim o zaman’ dedi.
Bu noktada hiçbir somut gelişme olmadığı gibi nepotizm ve yolsuzluk daha da hız kazandı. Hatta kesileceği sözü verilen kollar nepotizmle uzadı da uzadı.
Bu hatırlatmayı niçin yaptığıma gelince: Futbol yönetimi de bu durumlardan bağımsız değil. TFF yönetiminden medyanın tüm alanlarına, Gençlik spor bakanlığının tüm birimlerinden, ödenek yokluğu öne sürülerek faaliyetleri durma noktasına gelen engelliler federasyonlarına kadar her yerde aynı gerçeklerle karşılaşıyoruz da ondan.
Farkında olmasanız da, bilmelisiniz ki tercih nedeni olmanın yegâne yolu olan ‘’yalakalık’’ toplumsal bir salgına dönüştü.
İktidarla işi olan ,olacak olan ya da iş uman kim varsa, önce sıkı bir yıkama yağlama yapıyor. Ne yazık ki sonuç da alıyor. Hal böyle olunca da insanlar gerçeği içlerine gömerek işlerini görüyor.
İkinci nedene gelince ; ‘futbol hayatın bir formatıdır’ aradaki fark; futbolda durumu ve sonucu öğrenmek için fazla beklemezsiniz.
Ülke futbolunun pür melaline gelince; Türkiye iki binli yılların başında ilk on ’da yer aldığı FİFA sıralamasında dip yaptı. Son açıklanan sıralamadaki yeri 48.
Hemen altımızda Mali ve Zambiya üstümüzde de İrlanda, Slovenya ve Macaristan var. İsrail bile bizim on üç basamak üstümüzde .
2012 Londra olimpiyatları Türkiye açısından fiyasko ile bitti. Kazanılan üç beş madalyanın da dopingle olması ise skandal ötesiydi.
Türk takımları Avrupa’da en çok borcu olan kulüpler listesinde ve şike de en önlerde. Başarı listesinde ara ki bulasın. Bu durumu dert edinen de utanan da yok.
Türkiye ekonomisi son yirmi yıldır Dünyanın 17. ekonomisiydi şimdi on dokuzuncu sıraya düştü.
Ülkede yapılan on işten dokuzu yanlış yapılırken başarılı olmanın mümkün olmadığını görün ve anlayın artık.
Başta spor yönetimleri olmak üzere muhtelif yerlere atadığınız adamlarla ilerleme sağlamak mümkün değil.
Kahir ekseriyeti işin gerekleri ve gerçeğinden habersizler, haberi olsa bile hepsi de söyleyecek cesaretten yoksun.
En önemli eksiklik; akıl, bilgi ve ahlak…
Her köşe başında ekonomik boyutla sınırlı olmayan bir yolsuzluk var. Toplumun emeği istikbali zamanı ve umutları da çalındı. Türk toplumunun yarısından fazlası mutsuz ve umutsuz.
Artık toplumu futbol bile teselli etmiyor. Her işten bir rant çıkarma açgözlülüğüne kalitesizlik de eklenince statlar boşaldı.
Fiyat indirimlerine tüm çağrılara rağmen kimse dönüp bakmıyor. Bugün futbolda yaşananların hayatın diğer alanlarına da yansıyacağından şüpheniz olmasın.
‘’Futbolun Şifreleri’’ isimli kitabın yazarı Simon Kuper 2020’ li yıllara kadar Türkiye’nin futbol ve sporun önemli ülkelerinden biri olacağını öngörüyordu. Türkiye öngörüsüne en önemli dayanak gösterdiği, ekonomik gelişim düzeyinin de futbol düzeyinin de çok uzağına düştü.
Bu düşüş birçok faktöre bağlı olmakla birlikte hem futbolda hem de diğer alanlardaki düşüşün temel sebebi ; ‘nepotizmle uzayan kollar’dır.
Sevgili Murat Menteş’in çok veciz bir şekilde ifade ettiği gibi ;’Bir ülkede ne kadar çok siyaset konuşuluyorsa, o ülkede hayat o kadar kötü demektir’’
Buna futbolu da ben ekledim…