- Eki, 08, 2013
- Kitap ve Yayinlar, Spor
- Nurullah Öztürk
Brezilyalılar futbol için “JOGA BONİTA” güzel oyun derler. Doğrudur; futbol güzellikleri nedeniyle milyarları kendisine bağımlı hale getirmiştir. Futbolun Brezilya’dan sonra en çok sevildiği yer, Türkiye’dir.
Bu iki ülkeyi sebepleri ve sonuçları ile karşılaştırdığımızda ise, çok büyük farklar görüyoruz. Bizim elimizde ne uluslararası bir başarı var, ne de bir kupa. Ne de, bu büyük endüstriden kulüplerimizin payına düşen bir para var ortada.. Futboldaki cari açığımızsa had safhada. Kısaca kredibilitesi eksinin de eksisi… Hâlbuki Brezilya’nın ihracatında futbol ilk sıralarda geliyor.
Bu anlamda futbolla bizim aramızdaki “sevda” karşılıksız, umutsuz ve umarsız bir sevdadır. Seviyoruz ama karşılıksız. Başkaları sevgisine karşılık buluyor.
Geçen gün açıklanan sporun üniversal şahsiyetleri listesine 85. sıradan, sadece Nihat Kahveci’yi sokabildik. Başka ne bir futbolcu, ne de bir teknik adam var.. Ne de bunu dert edinen… Başka bir açıdan bir araştırma yapılsa, mesela; “saha sonuçlarına dış faktörlerin etkisi” ile ilgili bir araştırma yapılsa, her yıl ilk üçe gireceğimizi, hatta Avrupa kıtasında birinciliği hiç kimseye kaptırmayacağımızı garanti ederim.
Film yapımcılarına gişe rekorları kıracak bir öneride bulunmak istiyorum: Derviş Zaim’e, Nuri Bilge Ceylan’a, Can Dündar’a, Sinan Çetin’e Polat Alemdar’a gişe rekorları kıracağından emin olduğum “KURTLAR VADİSİ FUTBOL” filmini yapmalarını öneriyorum.
Hem çok para kazanırlar, hem de, “sahada Şampiyon” olmaları için destekledikleri ve öyle olduklarını zannettikleri takımlarının yönetimlerinin ne tür “Ali Cengiz oyunları” oynadıklarını görme fırsatı bulurlar.
ANADOLU takımları da, dev zannettikleri cüceler için ne kadar boş yere hayıflanmış olduklarını anlamış olurlar. Ülkemizde futbol için tüm şartlar müsait; sevgi, ilgi, para saha. O halde ne eksik?
Eksikler saymakla bitmez. Ben sizlere fazlalığını söyleyeyim en iyisi..
Türk futbolunun en büyük fazlalığı (!) “ehliyetsiz ve emniyetsiz” yönetici ve yönetimlerdir. O kadar ehliyetsiz ve emniyetsizler ki; eksiklerini gayri ahlaki yollar ve uygulamalarla kapatmaya çalışıyorlar. Yönetim kurullarını teslim almak, tehditler, hakem ve oyuncu ayarlamalara varan bir sürü düzenbazlık bunlarda mevcut.
Son günlerde kirli oyundan fragmanlar izlemeye başladık. Canı yanan bağırmaya başladı. Bu ülkede bunlar hep vardı, ancak Türk futbolunun son on yılının aktörlerinin eline kimse su dökemez. Hiçbir şeyi şansa bırakmıyorlar. Takımları geri mi düştü, arkasında durup itici güç oluyorlar!.
Rakipleri gelişim mi gösteriyor, hemen durdurmasını biliyorlar!. Bunlar işini çok iyi bilen mahir adamlar vesselam. Sanal rekabetten gerçek rekabet ortamına ayak bastığımızda, beş çekip eve yolluyorlar. Avrupa’da gruplardan çıkabilmek için grubun dibinde debelenip duruyoruz. Türkiye ligi Avrupa ligleri sıralamasında 6. durumda. Ligimizden en az bir iki takımımızın Avrupa yolculuğunun daha uzun olması gerekmez mi? Futbolun en büyük kuralı olan “futbol sahada oynanır” kuralını ihlal ederseniz üniversal kuralları kendi işinize gelecek biçimde değiştirirseniz, her zaman, en kısa sürede “Game Over’ olmanız kaçınılmazdır.
Yazık, çok yazık, harcanan emeğe, paraya ve zamana…