- Eki, 08, 2013
- Kitap ve Yayinlar, Spor
- Nurullah Öztürk
Hükümetin “şike affı”ndan sonra “vergi affı” ile futbol dünyasına ikinci bir jeste hazırlandığı duyuldu.
Türk sporunu yerin dibine batıranların çok önemli addedildiği mevcut konumlarını koruduğu bir dünya için bu haber de, talep de kimseye ilginç gelmedi.
Bütün bu açıklamalar Maliye’nin tahsilat için gücünün yettiğine ! baskı üstüne baskı yaptığı zamana denk düştü
Spor Bakanı, “vergi affı”nın sözkonusu olmadığını söylese de Maliye Bakanı sessizliğini korumakta…
Ben de eskiden Süper Lig’de bir zamanlar futbol kulübü yöneticiliği yapmış ve kulübün iki yüz bin dolar vergi borcu nedeniyle yurtdışı seyahatimi bir gün ertelemek zorunda kalmış biri olarak konuya ilgisiz kalamazdım.
Öyle de yaptım…
Konuya yabancı da sayılmam…
Sonuç özetle şöyle:
Spor dünyasının sadece adamları değil, harcanan on TL’nin yedi TL’si de kayıt dışı…
Spor dünyası, kayıt dışı bir dünya…
Bu af konusu da ne ilk ne de son…
Evveli 1963 yılına kadar gidiyor. İlk ve son diye bir defaya mahsus bir kanunla yola çıkılmış olsa da, jestlerin en büyükleri 2003 ve sonrasına rastlıyor…
Tek başına şike ahlaksızlığı affının hepsine yeteceğini tekrar hatırlatmaya gerek yok sanırım…
2003 yılında Gelir Vergisi Kanunu’na geçici bir madde ilave edilerek, sporcuların, elde ettikleri gelirden sadece yüzde 15 vergi vermesi gibi büyük bir ayrıcalık! sisteme monte edilmiş. Bu oran Avrupa’da yüzde 35’ten başlayıp yüzde 65’e kadar çıkıyor.
2004 yılında vergi borçlarına beş yıllık vadeyle ve tecil faizleri kuşa çevrilerek ödeme kolaylığı sağlanmış…
Bitmedi…
Anlı şanlı kulüp ve yöneticilerini bu da kesmemiş…
2008 yılında kulüplerin maç gelirlerinden Federasyon Fonu’na devretmeleri gereken yüzde 7’lik kesinti toplamı olan 60 milyon TL alacağını da silmiş devletimiz…
Bu borcun dağılımı da oldukça ilginç:
60 milyonun 37,7’si transfer şampiyonluğuna giden GS’nin borcu. 4,4 milyonu Beşiktaş’tan 15 milyonun üzerinde tahsilât yapan Gaziantep’e ait. Bir milyon TL’si de TFF başkanımıza…
Devam edelim…
2005- 2009 yıllarına ait Galatasaray, Beşiktaş başta olmak üzere güzide kulüplerimizin 169,5 milyonluk vergi borcu uzlaşma sonrası sadece 6,837 bin TL’ye dönüştürülüyor. (Silinen rakam tam 162 milyon 670 bin TL)
Bu da yeterli gelmiyor; 2011 yılında bir kez daha 190 milyonluk vergi alacağının üzerine çizik atılıyor.
Yıl 2013.
Kulüp başkanları bildik yüzleri ile bir kez daha devlet kapısına af dilenmek için dayanmış bulunmakta…
Adamlar haklı…
Devlete parasını veren sizler bizler bu soyguna ses çıkartmamışız.
Veren kendi cebinden vermediği için oldukça relax.
Bunlarda utanmak mefhumu çoktan iptal olmuş…
Ellerinde sağlam bir şike zaferi de var…
İsteyen ister, veren de “verdimse ben verdim” der olur biter…
Sonuç ne olur derseniz; bu kafayla dünya sıralamasında ancak 40. oluruz derim…
Hâlâ bir yetkilinin “sporda da vergilendirilmiş kazancın kutsal olduğu”nu hatırlatmasını, transfer çılgınlığının kaynağını, kayıt altına alınan rakamları konuşuyorsak kayıt dışı paraları, bu kadar sübvansenin sonucunda tek kazanımın topluma ekilen kin ve nefret tohumları olduğunu hatırlaması ve muhataplarına hatırlatmasını beklesek boşuna bekliyor ve ayıp etmiş olur muyuz?..