Huzur Verin Yeter

Eskilerde kaldı, hatırlatmakta fayda var; Beşiktaş’ın şampiyonluğu kaybetmesinin, yaşadığı büyük travmanın kökleri taa yerin altına kadar inmişti. Serdar Bilgili ve ekibi yine karşı tribün ve hemen yakınlarından gelen küfürler neticesinde görevi bırakmışlardı. Hemen arkasından Demirören, yıldırım gibi vaatlerle başkanlığı ele geçirdi.

Neydi bu vaatler; yüz milyon doları aşan gelir, dünya çapında star oyuncular, birlik ve beraberlik, Türkiye ve Avrupa’da şampiyonluklar. En önemlisi de etik değerlere bağlılık ve Beşiktaşlılık duruşunun hakim kılınması.

Başkanın birinci ve ikinci dönemdeki eylemlerine baktığımızda, ne vaat ettiyse tersini yaptığını görüyoruz. Hatta o kadar ileri gitti ki, adeta kulübü ipotek altına aldı. Giderleri, borçları, gelirlerinin üç katına ulaşmış, geleceğe ait gelirleri bile zaptı-rapt altına alınmış bir kulüp haline geldi Beşiktaş.

Tek tek ele alındığında ve kendi işlerinde başarılı olan kişilerden oluşan yönetim kurulundan çıkan kararların hiçte aklı başında işler olmadığını gördük bu süreçte.

Demirören’in idaresindeki yönetimlerin aldığı tek doğru karar Ertuğrul Sağlam’ı takımın başına getirmek oldu. Bu doğru da, çaresizliğin içinden çıkmış bir doğruydu. Bu karar bile adeta skandala dönüşüyordu.

Bu yönetim doğru iş yapmamaya yemin etmiş. Yönetim hakkında söylemediğini bırakmayan, ‘imparator’ lakaplı Sinan Engin, iyi giden işleri arapsaçına çevirmesi ve susması için takımın başına getirildi.

Engin tecrübe ve birikiminden faydalanmak için (!) kendisine elli bin dolar da maaş takdir edildi.

Böylece operasyon tamam oldu. Beşiktaş havadan ve karadan korunacak ve kollanacak!.

Yönetime sormak lazım. Bu karar kime ait? Gerekçesi nedir? Kulübün imkânlarını yeraltı dünyasının elemanlarına tahsis eden, mahalle kabadayısı edası ile, “başkan çok rica etti kıramadım”. “Ertuğrul Sağlam’ı Türkiye’nin bir numarası yapacağım” gibi, komik, komik olduğu kadar da saçma açıklamalarla geleneksel antipatikliğine katkı yapmayı da ihmal etmeyen birini saatli bomba gibi takımın içine sokmak ve Ertuğrul Sağlam gibi sağlam bir değeri heba etmeye çalışmak söyleyin hangi dahinin işi!

Tüm kamuoyu gibi Beşiktaş taraftarında da infial uyandıran bu atamanın sadece Çarşı grubu ile sınırlı olduğunu sanmak kadar saflık olamaz sanırım. Çarşı tribününden pankartları indirip, tribün liderleri ile anlaşarak onları susturabilirsiniz. Fakat koskoca Beşiktaş camiasının vicdanına bunu nasıl izah edeceksiniz.

Ali Gültiken gibi beyefendi bir kişiliği takımdan uzaklaştırıp, Sinan Engin gibi bir kabadayıyı çağırmak size yakışan bir icraattır zaten.

Artık Beşiktaş’ın sırtı yere gelmez, üstten akraba ULUSOY, alttan engin dehasıyla (!) Sinan’ın katkıları Kartal’ı uçurur!!

Eğer buna rağmen Kartal uçamazsa tribünlere asılacak pankartların çok ilginç olacağını düşünüyorum.

Bu pankartlardan birisi, ‘Babanı da al git’ olur. Veya ‘Bu mudur Beşiktaşlılık duruşu, tükettin kasadaki kuruşu’ olur herhalde.

Özetle; tüm Beşiktaş camiası yapılan yanlışlıklardan bıktı usandı. Sizler bir türlü ‘Us’lanmadınız.

İşin ve sözün özü bir Çarşı pankartında dile gelmiş; ya başarısızlığınızın hesabını verin, ya da çekin gidin, huzur verin! Hiçbir dönemde Beşiktaş değerleri ve duruşu bu kadar tahrip edilmemiş ve eğilip bükülmemiştir herhalde.