- Eki, 08, 2013
- Kitap ve Yayinlar, Spor
- Nurullah Öztürk
Türk tarihi aldatanlar ve aldatılanların tarihidir aynı zamanda…
Aldatanların velinimeti aldanmaya gönüllü olanlar var bir de…
Şahsım adına, tanık olduğum dönem itibarıyla siyaset, spor, sanat gibi temel disiplinlerde bizi kimin aldattığını yaşayarak öğrendim.
Şairin dediği gibi; “içim rahat, ben yaşarken koptu tufan; ben yaşarken yeni baştan yaratıldı kâinat”.
Örneğin, siyasetin 1990- 2012 arası özellikle de son 12 yılının tüm detayları HD kalitesinde hafızamda saklı duruyor. Bir gün siyaset yazmaya karar verirsem, şu anda köşebaşlarını rehin almış sarı propagandacılardan da, gözü dönmüş ikiyüzlü şarlatanlardan da daha ilginç ve faydalı yazılar yazacağımdan emin olabilirsiniz…
Her şeyin bir zamanı vardır elbet…
Neyse, konumuz siyaset değil elbet, size Beşiktaş’tan bahsedeceğim…
Türkiye gibi sevdası; Beşiktaş gibi bir tutkusu olan; mutluluğu ve sevinçleri rehin alınmışların dünyasından yani…
Yalı çocuklarının babalarının, paraları ile çocuklarının eğlencesi hâline getirdikleri ve sonra da oynamaktan sıkıldıklarında, bir başka arkadaşına, oynaması için emanet bıraktıkları Beşiktaş’tan…
Ve tabii ki de, herkesin dört gözle beklediği denetleme raporu hikâyesinden…
Y. DEMİRÖREN sekiz yılda Beşiktaş’ın 800 milyonluk gelirini çarçur edip üstüne 600 milyon da borç bırakarak Fenerbahçe’yi kurtarmak için TFF’nin koltuğuna buyur edildiğinde, geride bıraktığı pisliği kapatacak güvenilir bir emanetçiye ihtiyacı olduğunu çok iyi biliyordu.
Serdar Adalı ismi Beşiktaş camiasının genelinde büyük bir heyecan dalgası oluştursa da ayak oyunlarında usta “Derin Beşiktaş” bu tehlikeyi! ustalıkla savuşturmasını bildi…
Demirören ailesinin holdingin bir parçası hâline dönüştürdükleri Beşiktaş’ı Yalçın Karadeniz’e emanet etme düşüncesi ve Serdar Adalı’ya oynadıkları oyun çok büyük tepkiye neden oldu.
Fakat Demirören ailesi emanetçi arayışından vazgeçmedi… Buldu mu bilemiyorum…
Beşiktaş taraftarlarıysa Fikret Orman ve yönetiminden sadece bir tek şey istedi: “HESAP SOR FİKRET ORMAN” diyordu sessiz çoğunluk…
İşin içinde başka hesapların olduğunu bilmeyerek…
Şikecilerin bile affa uğradığı, Avrupa vizesi aldığı bir dönemde, takımının Avrupa’dan men edilmesini kabullenemedi Beşiktaş taraftarı.
Hesap veremeyen hesap soramaz…
Bilgisine başvurmak ve raporun akıbetini öğrenmek için Başkan’a not bıraktım. Raporu hazırlayan Ernst&Young Türkiye Başkanı Mustafa Çamlıca’yı da aradım.
Gizlilik şartını biliyorum elbette…
Beşiktaş taraftarının şampiyonluktan çok denetim raporunu beklediğini söyledim.
Ben genel hatları ile sonucun ne çıkacağını biliyorum. Neyin amaçlandığını da…
Kamuoyunun merak ettiği başta denetim raporu olmak üzere birçok konuyu, Beşiktaş’ta neler olup bittiğini, herkes adına herkes gibi bilmek ve anlamak istiyorum.
Bu sorularımı önce Başkan’a yöneltmeyi düşünüyorum, eğer bu mümkün olmazsa bu soruları herkes adına kendisine bu köşeden yönelteceğim… Cevaplarını da…
Denetim raporunun ilk iki etabının çoktan teslim edildiğini biliyorum, üçüncü ve son faslın taslağının da incelenmek üzere yönetime teslim edildiğini de…
Şimdilik Başkan’a şu tek soruyu sormakla yetiniyorum: “Biz yine mi aldatıldık Sayın Başkan?”