Tünelden Önce Son Çıkış

Ülkemizde, araba devrildikten sonra yol tarif edenlerin sayısı oldukça kabarıktır.

Hatta gerçekleşen bir olay hakkında, eleştiri ve hakarette bulunanların sayısı ne kadar fazlaysa, yol gösterici öneri ve fikir ortaya koyanların sayısı bir elin parmaklarını geçmez.

Bazen da yoldan çıkmaya ramak kala, ya da yanlış yola sapanlara yapılan öneriler para etmez. Sonuçta herkese derin üzüntüler veren bir kazayı film şeridi gibi izleriz.

Milli takımımızın yaşadığı 2008 serüveni de tam bu minval üzere devam ediyor. Ancak kaptan ve mürettebatı ya stop edecek ya da yola devam edecekler.

Eldeki yol haritasında tek bir çıkış noktası var. Gurbet elde yanlışlık yapmadan, tek hakkınızı doğru kullanarak, sağ salim ülkenize dönmek zorundasınız. Ancak yol çok kaygan ve buzlu. Kısaca çok büyük bir ustalık gerektiriyor.

Şimdi bakacağız, kimler öneri ve fikirleri ile destek olacak, kimler her şey bittikten sonra övgü ve sevgilerini sunacaklar.

Evet, milli takımımızın büyük düşüşünü en azından durduracak, büyük bir maça çıkıyoruz.

Şahsım adına ‘haddini bilmek erdemdir, bilmeyene bildirmek de’ ilkesini kendime şiar edindiğim için, hiç kimseye işini öğretecek değiliz. Bu yüzden haftada en az sekiz, on antrenman yaparak, onların performanslarını en yakından bilen teknik adamlara akıl vermeyi de uygun bulmam.

Fakat her insanın basiretinin bağlandığı anlar vardır. Bu anlarda şansınız yanınızdaysa sorun aşılır, aksi halde Allah korusun.!!

Avrupa serüvenimiz devam ederken biz bu sürece fazlaca tanık olduk.

Önü ve arkası olmayan bir maça çıkıyoruz; olayın en başından bu yana tek bir önerim vardı ve hala aynı noktadayım. Hatta bu görüşümü ısrarla savunuyorum.

Milli takım başarılı olduğu dönemde Galatasaray iskeleti üzerine, bir iki ilave ile temsil ediliyordu, inançlı, başarıya kilitlenmiş bir ekip mevcuttu.

Şimdi böyle bir iskelet yok. Çünkü buna en yakın takım Fenerbahçe sekiz yabancıyla oynuyor.

Buna alternatif olabilecek tek çözüm; gerçek rekabet ortamında, kayırma ve kaytarmanın en az olduğu bir rekabet piyasasında mücadele veren Avrupa’da oynayan takımlardan kurulu bir milli takım dışındaki on birin bu maçı çevirebileceğini düşünmüyorum.

Kendi takımında orta saha da çok başarılı maçlar çıkartan Hamit’in defansa hapsedilmediği, Nihat Kahveci’ye eşlik edecek partneri (Semih) olabilir.

Bombardıman emri ile sahaya çıkacak takıma lazım olan tek şey, inanmak, mücadele etmek, zafere odaklanarak sahaya çıkmaktır.

Servet ve beli kalınlaşmış, esnekliği azalmış Emre’ye güvenerek oluşacak bir defans Carew’e bile yetmez.

Özetle çok alternatifi olmayan, gerçek starların rol alacağı bir finale çıkıyoruz.

Şansımız bol, final yolumuz aydınlık olsun.