- May, 02, 2016
- Ekonomi
- Nurullah Öztürk
Hafta sonu perakendenin farklı alanlarında faaliyette bulunan sektörün önemli isimleriyle sohbet edip ekonomik gidişat hakkında karşılıklı fikir alışverişinde bulunduk.
Noktasına virgülüne hiçbir ilave yapmaksızın anlattıklarını sizlerle paylaşmak istedim.
İşadamları söze ‘’biz 2001 yılında bile böyle bir durumla karşılaşmadık.’ diyerek başladı.
2007 yılına kadar kârlı bir büyüme sağladıklarını ifade eden sektör temsilcileri yaşadıkları kârsızlık aşamasından sonra şimdi de zararı minimize etmeye çalıştıklarını fakat yapılabilecek her şey yapıldığı hâlde ayakta durmakta zorlandıklarını belirtti. İşadamları, durumun bu şekilde gitmesi durumunda sektörde birçoklarının bir yıllık ömrü olduğunu ve bunun 3 ayının bittiğini anlattı.
Mağaza sayısı 150’nin üstünde olan bir perakendeci AVM’lerdeki durumun hiç iç açıcı olmadığını, kira giderlerinin ciroya oranının minimum yüzde 25 ile yüzde 45 arasında olduğunu, bu gidişle AVM’lerin güvenlik endişesi nedeniyle önce müşteri sonra mağazalardan olacağını söyledi.
Tasarruf için şirketteki CEO’yu bile işten çıkardıklarını ifade eden bir perakendeci 6 katlı genel merkez binasının 3 katını boşalttıklarını, tasarruf için küçülme dâhil ne yapılması gerekiyorsa yaptıktan sonra yine de işin içinden çıkamadıklarını beyan etti.
Rus ve Arap turist geri çekilince perakendeci, alım gücü düşük, kredi kartı ödemelerini bile yapmakta zorlanan yerli müşteriyle karşı karşıya kaldı.
AVM’de müşteri az, otel satılık alan yok
Bir başka perakendeci Rus ve Arap turistlerin çekilmesiyle alım gücü düşen ve kredi kartlarının ödemelerini bile yapmakta zorlanan yerli müşterinin alım yapmak istese de yapamadığını anlattı.
‘Rus uçağını düşürmek çok mu lazımdı, AVM’ler ve oteller boş, Antalya’da oda fiyatları 20 dolar’a kadar düştü, yine de müşteri yok, oteller satılık alan yok’ tespiti oldukça can yakıcıydı.
Satışlarda ne kadar düşüş yaşadıklarını sorduğumda gıda dışı perakende de yüzde 30-50, gıdada da yüzde 10-20 arası düşüş olduğunu, indirimlere rağmen bu oranların değişmediği kaydedildi.
Perakende, medya ve finans sektörleri içerisinde yer almış biri olarak, ‘Bir ülke perakende ve finans sektörlerini yabancı ve işbirlikçilerine teslim etmişse, kendi ülkesinde artık sadece tüketici ve global markaların oyuncağı konumundadır’ ’tezimi defalarca yazdım, devlet yetkililerine ve sektörün oyuncularına çok önceden söyledim. Çözüm önerileri dikkate alınarak harekete geçilmedi. Genel ekonomik gidişat ve perakende sektöründeki bu durumu çok önceden öngörüp muhataplarına anlatmış olmamızın hiçbir işe yaramamış olduğunu bilmenin acı gerçeği ile bir kez daha yüzleşmiş olarak masadan kalktık.
İşadamları muhatap bulamıyor
Her birisi kendi alanında lider olan iş adamları, tarihlerinde ilk defa genel ekonomik gidişat ve yaşadıkları atmosferi anlatmaktan korktuklarını, cesaretlerini toplayıp anlatmak isteseler dahi muhatap ve çözüm bulacak kimse olmadığından hareketle çaresizlik içerisindeler.
Biz sgk ve vergilerimizi düzenli olarak öderken elektrik su doğalgaz faturalarımızı zamanında yatırırken, ödemeyenlere tanınan ayrıcalık ve onların yükünü bize yüklemeleri Allah’tan reva mıdır?’ diye sitem ederken bile endişeliydiler.
Bir ülkede ekonomik gidişatın barometresi perakende ve finans sektörüdür. Perakende ve finans durmuşsa, ekonomi çoktan düşüşe geçmiş, çöküş alametlerinin hepsi belirmiş demektir.
Bir ülkeye ilk gelen yabancı sermayedarlar perakendeci ve finansçılardır. Dünya perakendesinin ilk onunda bulunan Carrefour ve Tesco uzun zamandır çıkış için müşteri arıyor. HSBC de öyle.
Ekonominin gerçekleri algılarla ve yalanlarla yönetilemez.