- Eki, 08, 2013
- Kitap ve Yayinlar, Spor
- Nurullah Öztürk
Oynanan oyunun kalitesi, can yakan ve sıralamayı değiştiren yanlışları(!), yönetim teknik heyet ve oyuncu hataları ile her ne kadar adı “SÜPER’ olsa bile, süper bir ligimizin olduğunu söylemek gerçekçi bir yaklaşım olmaz.
Bizim lig olsa olsa “kendin çal, kendin oyna’ ligi olur.
Ligin son on yıllık tarihine göz attığımızda asgari yedi sekiz şampiyonluğun, saha dışı manipülasyonlarla elde edildiğini söylemek, abartı olmaz.
Zaman zaman bütün müdahalelere rağmen, organizatörlerin arzusu dışında gerçekleşen sonuçlar yaşanmadı da değil. Olsun, adına demokrasi denilen yalancı oyunda da oluyor bu tür sapmalar. Bunları da istatistikî istisna olarak ele alabiliriz.
Kısaca Türkiye Ligi’nin son on yılı yükselen ve düşenler açısından oldukça manidar bir durum arz etmektedir.
Yine, ne yazık ki, maalesef ki, muhterem medyamız doğru ve gerçekliği ters yüz etmekten, gerçeği ve doğruyu yazmaya muktedir olmadığı için, bütün bu gerçeklerin üzerini kara bir tül ile örtmüştür.
Örneğin; Türkiye’deki futbol devriminin öncüsü ve lideri Piontek’tir. Siz bu gerçeği yazan ve konuşana rastladınız mı? Yine bu yıl Galatasaray’daki değişimin baş aktörü FELDKAMP’tır. Osman Tanburacı dışında hiçbir yazar ve yorumcu direkt ve düzgün bir şekilde bu konuya temas etmemiştir bile.
Futbol federasyonundaki yapılanmaya gelince, Ulusoy’un gelişi de gönderiliş biçimi de legalite sınırlarını zorlayacak tarzdadır.
Yine Ulusoy’un kritik görevlere yaptığı atamalar ne kadar yanlı ve yanlış ise, devam eden süreçte yapılan ve yaşanan da aynı yanlışları içermektedir.
Sadece bir örnek vermek gerekirse, yeni federasyon başkanı hakkında, demediğini bırakmayan bir isim Kemal Dinçer, kontenjandan hakemleri denetleyecek bir kurumun başına atanmış, spekülasyonlar da haklı olarak zirve yapmıştır. Sonrasında bağlı bulunduğu medya grubunda ve TV’sinde takım olarak Kemal Dinçer’in ne kadar erdemli bir kişi olduğunun savunması yapılmaya başlanmıştır. Her programda en az yirmi dakika buna ayrılmaktadır. Biz Dinçer’in erdemini değil ama ne kadar fanatik bir Fenerbahçeli olduğunu, Fenerbahçe taraftarının sahaya fırlattığı çakıyı cebinde sakladığı görüntülerden çok iyi biliyoruz.
Adalet dağıtan hakemler yanlı ve yanlış düdükler çalmasaydı, kendi içindeki tüm yanlışlarına rağmen ligin tepesinde Galatasaray değil, Beşiktaş oturacaktı. Hakemlerin çaldığı düdüklerle çalınan on dört, on beş puan diğer takımların artı hanesine kazanç olmuştur.
Beşiktaş’ın iyi organize olup olmaması Beşiktaş’ı ilgilendirir. Bu konu bir hakkın gasp sebebi olamaz.
18 takımlı ligde 34 tane teknik adam görev alıyor, her federasyon değişiminde hakemlerin yarıya yakını kızağa çekiliyor, yabancı transferi için milyonlarca dolar sigara dumanı gibi uçup gidiyor, yüze yakın yabancı içerisinden takımını sırtlayıp götüren bir 11 yapamazsınız.
Yüzlerce futbolcu tarama seyahatinden elde akılda kalan üç beş futbolcuyu geçmiyor.
Bu seyahatler futbolcu taramasından ziyade disko taraması şeklinde geçiyor anlaşılan.
Avrupa şampiyonası kadrosunda Fatih Tekke, Mehmet Topuz, İbrahim Toraman, Mehmet Yıldız yok. Ama, kendi takımlarında bile doğru düzgün forma giymeyen Emre Aşık, Gökhan Zan, Tümer ve çıtkırıldım, karambol golcüsü Semih var. Galiba kısa sürecek bir hatırlatma seyahatine çıkıyoruz.
Kısaca, birileri bizi fena halde kandırmaya, yanıltmaya devam ediyor. Bu iş ne kadar daha böyle devam edecek bakalım…