- Mar, 04, 2015
- Spor
- Nurullah Öztürk
”Ürün bozuk ,kalitesiz ve de buna karşın ürüne ulaşmak meşakkatli ise müşteri de gereğini yapar ve o ürüne talep göstermez.
Ürünün sahipleri malın kalitesinden ve defosundan haberdardı ancak bu müşteriden gizleniyordu. Öyle bir an geldi ki artık müşteri de bu durumu fark etti.
Türk futbolunda 3 Temmuz aslında müşterinin gözünün açıldığı bir kırılma anıdır.
İcraatlarının farkında olanlar olmadık hezeyanlarla her söylenene hazır bir kitleyi iknada başarılı olsa da statlardaki tablo fiili durumun hiç de böyle olmadığının apaçık bir göstergesi.
Futbol çok hızlı bir şekilde nitelikli müşterilerini kaybediyor. Düşük gelirli kitlenin de bütçesi sınırlı.
Ürün fiyat karşılaştırması yapıldığında ürüne istenen ücret ile elde edilen tatmin ve sonuç da ters orantılı.
Boş kalan tribünlerini doldurmak için FB ve GS peş peşe fiyat indirimlerine gitti. Kombine ve kart almaları için taraftarlarına adeta yalvarmaya başladı.Bakalım bu yakarış derde deva olacak mı ?
Stadı olmadığı için Beşiktaş’la ilgili ölçüm yapmak mümkün değil,buna rağmen Kartal’ın bazı maçları genel ortalamanın üzerinde seyirciyi statlara çekmeyi başarması da önemli bir ayrıntı olarak dikkat çekti.
Gezi olayları ve sonrasında yaşanan süreçte maçlarda yaşanması muhtemel protestolara karşı devletin tercihi maçların boş tribünler önünde oynanması oldu.
Passolig maçların boş tribünler önünde oynanmasının tek başına ne sebebi ne de sonucu.Zaten passolig yetkilileri kombine kart sahiplerinin de maçlara ilgi göstermediğini beyan ediyor, kupa ve Avrupa maçlarında passolig zorunluluğu olmadığı halde o maçların da seyircisiz oynandığının altını çiziyor.
Fiyat, kalite ,nitelik başarı -başarısızlık ürüne ilgi alaka ya da alakasızlığı yaratır.
Ürüne ulaşım kolaylığı ile birlikte ele alındığında passolig maçlara giriş anlamı taşısa da işin aslı böyle bir ürüne ilgi alaka gösterenler azaldı.
YABANCI KARARI
Yabancı sayısının sınırsız olması için şart koşulan kriterlerin sahiden uygulanması durumunda kulüplerin ekstra yeni bir yabancı oyuncu alması oldukça güç.
Çünkü tüm takımların devlete ,oyuncularına ve piyasaya yüklü miktarda borcu var.Çoğu yaşamını finansal borçlanma yoluyla devam ettiriyor.
GS’ın 347 FB’nin 304 BJK’ın da 165 milyon civarında finansal borcu var.Bu rakamların önemli bir kısmı da kısa vadeli.Toplam borcu ne siz sorun ne ben söyleyeyim.
Bu tablodan sağ çıkıp da sınırsız yabancı transferi yapabilecek bir babayiğit yok.
Devlet alacaklarından vaz geçip kaçan sponsorlar ve seyirciler geri dönse bile bu tablo kısa sürede pozitife dönmez bu nedenle kurallar uygulanırsa yeni bir oyuncu transferini bırakın mevcutları bile elden çıkartmak gerekebilir.
Ben yazımı tamamlamak üzereyken Ülker’in futbolun arkasından desteğini çektiği haberi geldi.Bu beklenen bir şeydi ancak yine de başlangıcı Beşiktaş’la yapmasalar iyi olurdu.
Bu başarısızlık ortamında diğer sponsorlarında çekilmek ya da fiyatı düşürmek için hazırlık içerisinde olduğu bilgisi de gelen bilgiler arasında.
BEŞİKTAŞ NE YAPMALI ?
Beşiktaş takımının ideal on bir’i öyle enteresan ki,eğer takım içerisinden bir tuğla çekerseniz duvar yıkılmasa da yamuluyor.
İdeal 11’den oynamayan ya da kötü oynayan biri çıktığında o hafta takım sendelemeye başlıyor.
Beşiktaş yönetim ve teknik ekibinin mevcut eksikliklerin giderilmesine çaba harcarken bu gerçeği göz ardı etmemeleri gerekir.
Beşiktaş’ın şampiyonluk yolu takımın bu kırılganlığının giderilmesi ve konu Beşiktaş olunca gözlerini gerçeğe kapayıp avurtlarını şişirerek düdüğünü öttürenlerin düdüklerine standart getirilmesi sayesinde olacaktır