- Eki, 09, 2013
- Kitap ve Yayinlar, Spor
- Nurullah Öztürk
Sayın Cumhurbaşkanım;
Öncelikle selam ve saygılarımı sunarım.
Türk futbolunun en temel gerçeği olan “Şike”nin önlenmesi ive kimsenin gayri nizami yollara başvurmaması için yüce Meclis “Nisan 2011’de” şike ile ilgili kanunu yürürlüğe koymuştu.
Ülkemizde yıllardır şampiyonluk ve küme düşmenin neticelerinin; hakemler, rakip takım oyuncularının akıllarının çelinmesi, medyanın manipülasyonları ve desteği ile gerçekleştiği herkesin bildiği fakat görmezden geldiği bir Türkiye gerçeğidir.
Dünyanın en büyük adalet saraylarına sahip olan ülkemizin, hukuk önünde herkesin eşit olduğu inanç ve güvenini yitirmesi oldukça hazin ve düşündürücüdür. Çünkü İlkbaharda yürürlüğe giren bir kanun, şike suçlaması nedeniyle tutuklu bulunan kişileri daha mahkemeye dahi çıkarma gereği duymadan salıvermek üzere, sonbaharda değiştirilmiştir.
Bu değişiklikle şike sürecini dikkatle izleyen ve temiz futbol ve adalet adına umutlanan kamuoyu çok büyük bir hayal kırıklığı ve karamsarlığa gömülmüştür.
Şikenin ve şikecinin serbest kalması konusunda başta iktidar partisi olmak üzere tüm partilerin mutabakat halinde olmaları; adalet duygusunu, güvenilirliği ve en önemlisi de vicdanları yaralamıştır. Şüphesiz ki bu durum en çok da iktidar partisine olan güven konusunda soru işaretlerine neden olmuştur.
Bu yasa futbolun 1 Mart tezkeresidir.
Sayın cumhurbaşkanım;
Yıllardır Türk “Derin Futbolu” kendi çıkarları adına ülke futbolunun gelişmesinin ve ilerlemesinin önünde duvar oldu.
Her şeyin geliştiği ve değiştiği, ülke ekonomisinin ve itibarının göz kamaştırdığı bir dönemde bile, ülke futbolu bu gerçeğin çok uzağında kalmıştır.
İstanbul’un üç kulübünün tüm gelirlerini harcadıktan sonra mevcut borcu bir milyar civarındadır. Bunun karşılığı olarak ne bir uluslar arası başarı, ne de ülkenin uluslar arası arenada göğsünü kabartacak bir sonuç mevcuttur.
Kulüplerin devlete olan borçları defalarca silinmekle kalmamış, herkesin hakkı olan devlet gelirlerinden kulüplere para aktarılmış, bu paralar anlamlı bir başarıya dönüşmediği gibi, son olayda şike ve teşvik primi olarak dağıtıldığı iddia edilmiştir.
Dünyada diktatör rejimler ve kurumların iktidarının sallandığı bir dönemde, Türk derin futbolu, yeni çıkartılan yasa ile bir kez daha zaferini kutlamaktadır.
Aklını ve yüreğini fanatizme kurban vermemiş olan gerçek sporseverler ise yas tutmakta adeta kan ağlamaktadır.
Vicdanları acıtan bu karar; adalete, Meclise, iktidara, muhalefete, şeffaflığa, tarafsızlığa olan bütün inancımızı ortadan kaldıran, kötülerin kazandığı bir düzenin her şart ve zeminde devam edeceği endişesini de artıran bir karardır.
“Kişiye özel kurtarma operasyonu, Meclisin şikeye şikesidir.” Eğer karar bu şekliyle yasalaşırsa Türkiye’nin uluslar arası itibarı şikeyi ve şikecileri serbest bırakan bir ülke olarak büyük zarar görecektir.
Hiçbir yasanın çıkartılması konusunda acele etmeyen meclisin şikedeki mutabakatı ve hızı oldukça manidardır.
Sizin takdirlerinize sunulan bu karar neticesinde kısa süre sonra futboldaki “Derin Ergenekon” yapısının çökertileceğine mi, yoksa zafer şarkılarına mı tanıklık edeceğimiz sizin kararınıza kalmıştır.
Meclisin aldığı bu karar “Tuzun kokması” olarak adlandırılmakta, meclis bu hız ve mutabakatı neden memleket meselelerinde göstermemektedir diye sorgulanmaktadır.
En derin hürmet ve saygılarımla.