Merkez Bankası’na müdahale ekonomik felaketle sonuçlanabilir

‘İyi olan tek merkez bankası, politikacılara hayır diyebilendir’ sözü politikacıların banka üzerindeki heva ve hevesinin özetidir. Merkez bankalarının ekonomik ve politik bağımsızlıkları oldukça önemlidir. Hükümet harcamalarının finansmanının doğrudan merkez bankası kaynaklarıyla yapıldığı, kamu açıklarının merkez bankası eliyle finanse edildiği bir ortamda ekonomik bağımsızlık söz konusu olamaz. Politik bağımsızlık ise en basit şekliyle merkez bankası başkan, yardımcıları ve yöneticilerinin atanma biçimleri, görev süresi ve görevden alınma tarzının nasıl olduğu ile ifade bulur.

Avrupa Birliği ülkeleri ortak para birimi Euro’ya geçtikten sonra European Central Bank-ECB’yi kurmuşlardır. ECB’nin ana hedefi Euro bölgesinde enflasyonu düşük tutmak, dış rezervleri kontrol etmek, döviz işlemlerini yönetmek ve Euro basmak olarak özetlenebilir. Avrupa Merkez Bankası özellikle 2008 global krizi sürecinde ciddi sarsıntı geçiren İrlanda, İspanya, Portekiz ve Yunanistan’ın likidite sorunları nedeniyle önemli bir sıkıntı yaşamıştır. Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası 11 Haziran 1932 yılında kurulmuştur. Merkez bankasının görev ve yetkileri arasında, Türk Lirası’nın değerini korumak, hacim ve tedavülünü düzenlemek, ülkenin altın ve döviz rezervlerini yönetmek, finansal sistemin sağlıklı işlemesi için para ve döviz piyasalarında düzenleyici tedbirler almak, mali piyasaları izlemeye almak, reeskont ve avans işlemleri yapmak, bankalara kredi vermek, olağanüstü durumlarda tasarruf mevduatı sigorta fonuna avans vermek, banknot basmak, fiyat istikrarını sağlamak, para politikası araçlarını belirlemek ve uygulamak olarak özetlenebilir. Enflasyonla etkin mücadele merkez bankalarının en temel ve önemli hedeflerinden biridir. Paranın maliyeti ve faiz oranlarının belirlenmesi, sürdürülebilir bir ekonomik büyüme politikasının oluşturulması, bankacılık sistemine rezerv sağlanması, faizlerin ve rezerv büyüklüklerinin ayarlanması para politikası ve merkez bankasının politika araçlarının ana hedefleri arasındadır.

Dünürokrasi düzeni

2001 krizi ürünü olan iktidarın en önemli icraatı yakın çevresi ve işbirliği mensuplarını ihya etmesi olmuştur.

Hükümet önemli bir reform ve değişim programı uygulamaya koymadan ekonomik büyüme algısıyla gidilebilecek yolu sonuna kadar yürüdü ve bitirdi.

İktidar mensupları zenginleşti, millet fakirleşti.

Türk halkının Batılının kaynaklarını sömürürken eline İncil tutuşturduğu Afrikalıdan tek farkı, olan biteni idrakten uzak olmasıdır.

Karun kadar zenginleşenlerin hedefinde şimdi de hazinenin anahtarları vardır. İktidar kötü gidişi örtbas etmek için sadece rakamlarla değil, devletin güvenilirliği ile de oynamaktadır. Açıkladıkları rakamlara güvenilir hiçbir uluslararası kurum itibar etmemektedir. TÜİK başkanı yanlış ve yanıltıcı beyanda sorumluluk almamak için emekliliğini istedi, bu istifa muhataplarını fazlasıyla sevindirdi.  Merkez bankasının anahtarlarının iktidar ailesinden birine teslim edilmesiyle en büyük operasyon da tamamlanmış olacaktır. Ülkeyi şirket gibi yönetmek isteyenler gerçekten de bunu başarmıştır. Ülke yönetimi tam bir aile şirketi mantığıyla yönetilmektedir. Futbol, enerji ve doğal kaynaklarda damatlar, TRT, THY gibi önemli kurumlarda mahdumların arkadaşları, diğer kamu kurum ve kuruluşlarda parti mensupları, bürokrat çocukları ve yandaşlar ülkenin tüm kaynaklarını hunharca talan etmeye devam etmektedir. İktidar merkez operasyonu ile büyük bir finale hazırlanırken, ekonomik çöküşü hızlandırmaya da kararlı demektir. Aile şirketlerinin ömrünün ortalama 15-20 yıl arasında olduğu düşünülürse, iktidarın gideceği yolu geldiğinden daha kısadır. Türkiye’de  dünürokrasi düzeni yıkılmadan demokrasi kurulamaz.

Faizleri düşürmek için altyapıyı hükümet hazırlar

 

Durmuş Yılmaz, başarılı, dürüst ve çalışkan bir Merkez Bankası başkanıydı. Onun başkanlığı döneminde de çalıştığım medya grubunda ‘Faizleri niçin düşürmüyorsun?’ diye manşetler atılırdı. Başbakan yardımcılarından birinin düğününde karşılaştığımızda, belediye başkanı olan arkadaşım, ‘Başkan gazetenin en yetkili ismi burada. Şimdi ne söyleyeceksen söyle.’ dedi. Durmuş Bey de ‘Bu haberler bizden ziyade hükümeti zorda bırakıyor. Faiz düşürmek sonuçtur. Faizleri düşürmek için hükümet altyapıyı hazırlamalı ki düşürebilelim.’ dedi. Grupta bulunan arkadaşlardan biri de ‘Boş verin bu konuyu, başkan döviz ve altın ne olacak?’ dedi. Bunun üzerine Durmuş Bey, “Bizim apartmanın en üst katında büyük bir altın toptancısı vardı, her krizde çıkar ‘ne olacak döviz ve altın’ diye sorardık. En son 2001 krizi çıktığında tüm apartman olarak çıktık ve aynı soruyu sorduğumuzda ‘bundan sonra olacakları bir tek yukarıda Allah biliyor aşağıda bilen kalmadı” diye cevapladı.’ demişti.