İki yüzlü takım!

İspanya futbol endüstrisinin en önemli simgesi Bernabeu’da tarihi bir futbol gecesinin tanığı olmak için yerimizi aldık. İspanyollar, ‘Bu maçı aldığımız taktirde grup liderliğini garantileriz’ gözüyle bakıyorlardı. Bu nedenle, maça ilgi en üst düzeydeydi. Stad tıklım tıklım dolarken İspanyol medyası da maça çok geniş yer ayırdı. Ülkenin en büyük gazetesi Marca, maça tam 12 sayfa yer verirken ‘Türkler bayrakları uğruna ölürler’ başlığı ile takımımıza ve oyuncularımızı manşetlere taşıdı. Terim için ‘Biz her zaman ve her yerde kazanmayı düşünürüz’ sözü İspanyol medyasının manşetlerindeki yerini almıştı.

İlk yarıda milli takımımızın cesur ve kendinden emin futbolu mücadelenin önemli bir kısmında İspanyollara oyun şansı tanımazken ilk yarıda bizi de oyunun ortağı ve zaman zaman hakimi kıldı. İniesta’nın yokluğu bizim, Hamit’in olmayışı da onların avantajıydı. Takımımızda sorumluluk eşit dağıtılmıştı ancak Semih, Tuncay, Arda ve Nihat gibi Avupa Şampiyonası’nın yıldızlarından daha fazla görev üstlenmelerini bekledim. Bu beklentinin karşılığını göremeyince ikinci yarı her şey aleyhimize gelişmeye başladı. Terim ‘yenemezsen yenilme’ düşüncesini aklından geçiriyordu ki ’60. dakikada yenilen pis gol’ bir anda planlarımızı alt üst etti. İlk yarıdaki güven yenilen golle yerini paniğe bıraktı. İspanya, golü bulduktan sonra hedefine ulaşmanın verdiği rahatlıkla oynamaya başladı. ‘Geri dönüşün kralları’ diye nam salan Terim’in talebeleri gitti; golden sonra adeta sahayı hayaletler, 70 milyonu da sıkıntı bastı. Koskoca bir ikinci yarıyı rakip kaleye şut atamadan kalemize yağan şut bombardımanı altında tamamladık. Volkan muhtemel bir farkı önleyen isimdi. Geri dönüşün kralları artık gittikleri yerden dönmemeye başladı.

Eğer Afrika bizim için hayal olmayacaksa mutlaka birileri bir şeyler yapmalı, daha fazla sorumluluk almalı. Bu futbol çarşamba için umut vermezken hedeflenen İspanya galibiyeti için dünkünden daha çok çaba ve beceri gerekli.