Gurbetteki Türkler "Mesut" değil

Türkiye’nin yurt dışındaki futbolcu potansiyeline dikkat çekmeye çalışan birkaç kişiden biriyim. Bu konuda defalarca yazılar yazdım. Bizzat bu işin başındakilerle konuştum. Sorular yönelttim. Ne futbol federasyonu ne de teknik heyeti sorunun çözümü yönünde pozitif bir adım attı.

Avrupa Şampiyonası’nda takımın oluşturulmasındaki yanlış ve yanlı tutum, bütün hızıyla devam ediyor.

Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın burukluğu giderilmemişken, Mesut Özil’in milli takım tercihi basite indirgenebilecek, görmezden gelinecek bir tavır ve duruş olarak değerlendirilemez.

Bundesliga’nın genç takımlarında 113 tane Türk futbolcu forma giyiyor. Bu futbolcuların rol modelleri ise Yıldıray, Mesut, Halil ve Hamit gibi futbolcu ağabeyleri. Alman Futbol Federasyonu bu potansiyelin farkında olduğu için bizzat Beckenbauer’in talimatı ile Mesut’un takım tercihi üzerinde etkili oldular. Bizim futbol federasyonu başkanımız, megolamanlarımız, Almanya’daki temsilcileri ne yaptı acaba?

Serdar Taşçı’dan sonra Mesut da Türkiye’yi tercih etmedi. Yıldıray hâlâ kırgın. Ve yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarımız milli takımla aralarına mesafe koydular. Mesut, “LÖW beni defalarca aradı, evime ziyarete geldi, Fatih Terim telefonla dahi hiç arayıp sormadı” diyor.

Bu sözlere yabancı değiliz. Aynı serzeniş Gökhan İnler ve Eren Derdiyok’tan da gelmişti.

Türkiye büyük bir medeniyetin temsilcisidir. Her Türk çocuğu bu onur ve duruşa sahip olmalı ama önce bu çocuklara, nesillere bu öğretilmelidir.

Bu ülkenin her şeyi kutsaldır. Bu ülke Somali, Gana ya da Cezayir gibi sömürge ülkesi mi ki, bir Türk çocuğu kendi forması yerine başka bir forma tercihinde bulunsun. Ama nesillere kim ve ne olduğumuz anlatılmazsa, ilgi ve alaka gösterilmezse, bundan daha beteri de olur. Futbol Federasyonu ve yetkilileri açısından bu durum, tam bir ‘SKANDALDIR.’ Avrupa ayağında bu işi takip etmekle görevli şahısların derhal yapabilecekleri bir işle görevlendirilmeleri gerekir.

Son olarak da Milli Takım kadrosu açıklandığında artık bir şeyden tam olarak emin olduk.

Bazıları ne yaparsa yapsın, milli forma onlara yasak. Bazılarının da form düzeyi, kapasitesi ne olursa olsun milli forma onlara hak.!

Biri bana Gökhan Zan’ın, Emre’nin, Sabri, Batuhan ve Kazım’ın hangi form düzeyi ve oynadıkları takımlarına ne gibi olmazsa olmaz katkılar yaparak seçildiklerini ya da bölgelerinin en iyileri olduğunu izah etsin. Kadroda sadece Tümer unutulmuş… O da olsaydı kadro eksiksiz olurdu. Yurt dışındakileri unuttuk da içeridekileri hatırladık mı sanıyorsunuz.

Trabzon’da Umut, Serkan, Selçuk; Sivas’ta Abdurrahman ve Musa, Beşiktaş’ta İbrahim Toraman, Kayseri’de Mehmet Topuz gibi ligin formda oyuncularının milli forma için daha ne yapmaları lazım. Fatih Terim’in megolomanyasını mı, milli takımı terk etmesini mi beklemek zorundayız. Federasyona bir çift sözüm var: “Testi kırılmadan müdahale etmezseniz, şampiyonayı sahada değil, televizyondan izler, rüyanızda görürsünüz haberiniz olsun.”