- Eki, 24, 2013
- Basında
- Nurullah Öztürk
Finansal Forum Dergisi Röportaj
—Anadolu perakendecilikle ne zaman nasıl tanışıyor ?
Dünyanın en önemli medeniyetlerine ev sahipliği yapan Anadolu bir çok konuda olduğu gibi perakendenin de Dünyada ilk olarak temellerin atıldığı yerin adıdır.
Bundan tam dört bin yıl önce Kuzey Mezopotamya’da yaşayan Asurlu tüccarlar KARUM adını verdikleri ilk alışveriş merkezini kurmuşlardır.
Karum Kültepe höyüğünün aşağı şehir denilen ,yerli ve yabancı tüccarların bir arada yaşadığı ve ticari faaliyetlerde bulunduğu yere verilen isimdir. Bir anlamda Kayserililerin ticarette neden daha başarılı olduğunun da cevabı gibidir.
Daha sonra Selçuklular döneminde Kervansaraylar ve bedestenler hem lojistik hem de ticaretin nabzının tutulduğu yerler olarak bir kısmı bugüne kadar ayakta kalan ticari merkezler olarak şehrin nabzının attığı yerler olmuştur.
Selçuklu dönemi aynı zamanda pazar ve panayırların da başlangıcına öncülük etmiştir.
Osmanlı Selçuklulardan bayrağı devir aldığında tüm şehirleri medrese cami ve çarşı üçlemesinin üstüne inşa etmiştir.
Bursa , Edirne , İstanbul başta olmak üzere bir çok şehirde aresta ,çarşı ve alış veriş merkezleri yapılır.
Bugünkü anlamda dünyanın ilk ve orjinal AVM’si KAPALIÇARŞI F.S.Mehmet tarafından yaptırılır . Daha sonra bu mekan dünyanın ticaret başkenti olur.
Bu nedenle Tanpınar ‘osmanlı bir ticaret medeniyetidir’ der ve Osmanlı imparatorluğunun arkasındaki güç olarak Kapalıçarşı’yı gösterir…,
—- Gelişimin kilometre taşları neler oluyor ?
20. yüzyıl iki büyük savaşa sahne olduktan sonra 1950 li yıllarda başta Avrupa ve ABD son sürat kalkınma hamlesini başlatır. Bu dönem modern perakendeciliğin de alt yapısını hazırlar.
Türkiye bu dönemde imkanları ölçüsünde onlardan geri kalmamak için çaba gösterse de iç ve dış sorunlar nedeniyle kalkınma yolunu otobana dönüştürememiştir.
Nitekim hemen hemen batı ile aynı yıllarda organize perakende bizzat devlet eli ile ‘Migros’ ve ‘Gima’ vasıtası ile start almıştır. Fakat bütün teşvike rağmen ekonomideki liberal rüzgarlar etkisi ile önce Alman Metro ve ardından Fransız Carrefour ülkeye adım atana kadar sektör resmen kuluçka dönemi yaşamıştır.
Özellikle Carrefour’un İçerenköy’deki göz kamaştırıcı başlangıç ve başarısı bir anda tüm dikkatleri perakende pazarını yöneltmiş irili ufaklı bir çok firma bakarak öğrenebildiği kadarı ile sektörde cirit atmaya başlamıştır.
Devamında her zaman olduğu gibi arz fazlaları sektörü en büyük sorunu haline dönüşmüştür.
—Türklerin ticaret kültüründe öne çıkan farklılıkları neler ?
—-Ahilik ve lonca sisteminin etkisi ?
Aslında Türkler asker bir millet olduğu kadar tüccar bir millettir.
günümüzde uygulamaya konulan ne kadar kural kaide var ise herkesten önce uygulamaya başlamışlardır.
Türklerin belki de herkesten önce keşfettikleri daha sonra unuttukları ,terk ettikleri kavram eğitimdir.
Kurallara kesin riayet esas olmakla birlikte çözümün temeline önce ‘iyi insan olmak’ yerleştirilmiş eğitim vasıtasıyla da bu sağlanmaya çalışılmıştır.
Ahilik ve Lonca sistemi bu anlamda örnek bir model olmaya devam etmektedir.
Ahilik iyi insan yetiştirme modeli Lonca sistemi de esnaf arasındaki düzen ve dayanışmanın evrensel modelleri olarak bugün ve yarınlarımızda daha çok gereksinim duyduğumuz ve duyacağımız kurumlar olacaktır.
Türklerin tarihinde üretim kavramı maddi ve manevi üretimin birbiriyle kurduğu denge üzerine inşa edilmiştir.
Bütün yasal ve eğitim süreçlerinin sonunda öncelik ‘iyi insan yetiştirmek ve iyi insan olmak’ modeli üzerine temellendirilmiştir.
Bu süreçler daha sonra topyekun terk edilmeseydi belki de bozuk üretimlerin önüne de geçilmiş olurdu.
‘Girişimci ruh’ Türkleri özetleyen en önemli özellik olarak yaşamaya devam etmektedir.
—bugün gelinen noktanın değerlendirilmesi.
Türkiye dünyadaki değişim ve gelişimleri oluş sürecinde ıskalayan hatta en az çeyrek asır geriden takip eden bir ülke olarak hayata tutunmaya çalışırken son yıllarda yaşanan küresel kriz rakiplerinin hızını düşürünce çok önemli bir fırsat yakaladı.
Rakipleri ile aradaki farkı azaltma hatta kapatma fırsatı yakalamasına rağmen kurumsal altyapısının yetersizliği donanım ve hazırlıksızlığı ile maalesef bu büyük fırsatı da kalıcı kurumsal bir yapıya dönüştüremese de mesafe birkaç yıl daha kısaldı diyebiliriz.
Küresel dalga global oyuncuların birçok pazarda mevzi kaybetmesine hatta pazar daraltmalarına gitmesi ile sonuçlandı. önümüzdeki dönem bu sürecin daha can yakıcı bir hal alacağını belirtmek abartı olmayacaktır.
__ Gelecek öngörüleri neler ?
Hemen hemen gelişmekte olan tüm ülke pazarlarında benzer şeyler oluyor . Global oyuncular tüm deneyim ve ustalıklarına rağmen ciddi zorluk yaşamaya başladılar.
Başta Çin ,Rusya olmak üzere devlet politikası önce öğren sonra uygula üzerine kurgulanmaya başladı. Bu durum alttan alta kendi marka ve firmalarına yol açarken yabancı markalara da yol verme şekline dönüşebilir.
Bizim pazarımızda devletin bir çok alanda yapması gereken düzenlemeleri hayata geçirmemesi nedeniyle ciddi sıkıntıların kapıda olduğunu belirtmeliyim.
Abartılı ve yan yana üst alta tüm sokakların mağazalarla dolması topyekün intihar eylemlerini hatırlatmaktadır.
Pazar önümüzdeki dönemde ciddi ve beklendik sürprizlerin işaretlerini vermektedir. Bazı global markalar el değiştirecek ya da yeni işbirlikleri fırsatları kovalayacaktır.
Ulusal ve yerel zincirlerin tamamına yakını kapısında kendisini alacak müşteri beklemekteler.
Muhtemel alıcılar ise ortamın biraz daha zorlaşmasını ve satıcıların dirençlerinin azalarak fiyatların düşmesini beklemekteler.
En sık yapılan hatalar neler ?
En sık ve her zaman yapılan temel hata insan kaynağı ve niteliğinin öneminin tam olarak anlaşılamamış olmasıdır.
Öncelik listesinin olmaması olsa da sıralamasının yanlış olması ,teknolojik altyapı yetersizliği, aile şirketlerinin kendilerinin değişmeden değişim beklentisi içerisine girmesi.
Kurumsallaşmanın yanlış tanımı ve anlaşılması ,devletin düzenleyici bir kurum olarak düzenden çok kaos yanlısı olması , global perakende ve tedarikçilerin global anlaşmalarının ulusal ve yerelleri öldüresiye bir rekabete zorlamaları sonucunda birçok markanın ölümü ya da sakat kalmasına tanıklık edeceğimiz bir döneme doğru gidiyoruz.
Pazardaki en büyük sorun nedir ?
Perakende de herkesin temel problemi karsızlık . Adeta giderler geometrik gelirler aritmetik olarak artmaktadır. Bir çok firma büyümesinin sınırlarına yaslanmış geldiği noktada beklemeye başlayınca da yaşlanmıştır.
Kısa vadede de bu yapıda karsızlık sorunu da aşılacağa benzemiyor . Firmaların finans ihtiyaçlarını karşılayacakları enstrüman olan bankaların acımasız faiz oranları bu kaynağa gereksinimi olanları içten içe tüketmektedir.
Karsızlık sorunu nasıl aşılır ?
Önce devlet düzen koyucu olarak en kısa sürede PERAKENDE ÜST KURULU oluşturmalıdır.
Mağaza açma belediyelere kaynak sağlayan bir enstrüman olmaktan çıkartılmalıdır.
verimsiz mağazalar kapatılmalı ,gider kontrolü sağlanmalıdır.Kayıp ve kaçakların önüne geçilmeli ,eğitim etkinlikleri hobi olmaktan çıkartılmalı
en önemlisi de başta en çok yerellerin gereksinimi olan satın alma birlikteliği sağlanmalı bu konuda kurumsal bir yapı kurulmalıdır.
Rekabet ve karsızlık sorununa AB ülkeleri perakendecileri kendi aralarında kurdukları satın alma birlikteliği ile çözüm bulmuş en büyük ciroya sahip global markanın dört katı bir cirosal büyüklük avantajı sağlamışlardır . EMD bu amaçla kurulmuş Türkiye için de teklif sunmuştur.
— Pazarda büyüme öngörüleri nelerdir ?
yerel ve ulusal markalar için en temel büyüme modeli kendi aralarında birleşmek olacaktır. FAYDA’ yı aşan fayda sağlayacak bir model kurulamazsa artan rekabet ortamında uzun vadeli yaşam sadece iyi niyet temennisi olur.
Bu aşamadan sonra kalıcı olmak ve büyümek için önce devletin herkesi koruyacak bir düzeltme ve düzenleme yapması sonra tüm yarışçıların kendilerini chek up tan geçirmeleri şarttır.
son olarak ta çıkan sonuca gör herkes kendi sağlık sorununa göre tedavi aşamasına geçmelidir.
Farkında olunmasa da perakende sektörü global rüzgarların da etkisi ile ancak ülkenin kendi şartlarından kaynaklanan bir durgunluk ile yüzleşmek zorundadır.
Sektörde konsolidasyonlar ,el değiştirmeler hızlanır mı ?
Perakende sektöründe hemen hemen herkes hem alıcı hem de satıcı durumundadır. Şartlar zorlaşmıştır bu nedenle satıcıdır, finansal ihtiyaçlarına geçici bir kaynak sağladığı için de alıcıdır.
Aile şirketleri kendi kaynakları ile büyümenin sonuna gelmiştir bu nedenle satmak istemektedir.
Önümüzdeki dönem sektörün kendi içinde bir kez daha fırsat ve fırtınalara kapı aralayacağı bir dönem olacaktır.
Fırtına sonrası ayakta kalanlar daha güçlü olarak güvenle yollarına devam edebilir.
Önümüzdeki dönem zorunlu ve vizyonu olanlarca gönüllü birçok konsolidasyon ve el değiştirmeye sahne olacaktır.
—-Uluslar arası yatırımcılar nasıl rol oynar ?
Global oyuncuların bir kısmı başta Carrefour ,Tesco olmak üzere ciddi ciddi çıkış stratejileri üzerine kafa yorarken başta Wall-Mart olmak üzere bazı AB markaları da giriş konseptleri ve mevcut oyuncuları satın alarak ya da birlikte nasıl bir giriş yapabilecekleri üzerinde ciddi çalışmalar yapmaktadır.
Bütün bu olan bitene rağmen Türk perakende pazarı Avrupa’nın en önemli 5 pazarından bir ve en önemlisi de genç, tüketim alışkanlıkları değişime çabuk cevap veren ,hızlı tüketen ve doymamış bir pazardır.
Bu pazarda bundan sonra doğru adımlar atarsa ve yarına kalmayı başarırsa ulusal markaların şansı yükselecektir.
e ticaretin etkileri nasıl olur ?
E ticaretin ticarete etkisi dijital medyanın geleneksel medyaya etkisi gibidir. Gıda dışında hızlı bir büyüme sağlasa da gıda perakendesinde daha aheste bir ilerleme söz konusudur.
e ticaret de de hevesliler finansal ve teknolojik alt yapısı yetersiz olanlar yarış dışı kaldıktan sonra daha az ama sağlam markalar piyasaya egemen olmaya başlayacaktır.
Mevcut haliyle e ticaret outlet mağaza gibi fiyat ve iş yaptığı için , kısa süre sonra önce outlet mağazalara ciddi bir rakip sonra da outletlerin bir kısmının sonunu hızlandırabilir….