Enerji fiyatlarındaki düşüş tüketiciye nasıl yansıdı? – Nurullah Öztürk

 

 

Bu kez doğalgaz ve petrolün perakende tüketiciye nasıl yansıdığından bahsetmek istiyorum.

İşe önce şu tespiti yapmakla başlayalım: Yeryüzünde petrol ve doğalgazı en pahalı kullanan tüketiciler Türkiye’de.

Türk tüketicisinin gelir gider dengesini hesaba kattığımızda petrol ve doğalgaz kullanım fiyatında açık ara dünya lideriyiz.

Petrol fiyatlarının 1 Ocak 2104’te 102 dolar, 1 ocak 2015’te 48 dolar ve 1 Ocak 2016’da 30 doların altına düştüğü ve petrol fiyatlarında sadece 2014-2015 arasında ortalama yüzde 113 düşüş yaşandığı bilgisini göz önünde bulundurursak, döviz kuru artışından arındırdığımızda petrolde minimum yüzde 85’lik bir iyileştirme yapılması gerektiğini görürüz.

Türkiye’de akaryakıtın litresi 1 Ocak 2015’te benzin 4,27, motorin 3,75 TL iken; 19 Ocak 2016’da benzin 4,22, motorin 3,36 TL olmuş. İndirim yıllık ortalama yüzde 14’ler seviyesinde gerçekleşmiş.

Petrolün varil fiyatının sudan ucuz hale geldiği bir ortamda dahi Türkiye’de benzinin litresi 4 TL’nin üstünde, çünkü devlet petrolün her gramına yüzde 65 vergi eklemektedir.

Tüketici sepetinde elektrik, su ve doğalgazın payı ortalama yüzde 7,5, akaryakıtın payı yüzde 5,5 civarındadır. Ortalama büyüklükteki bir şirketin cirosunda sektörüne göre değişkenlik göstermekle birlikte bu oran ortalama yüzde 1,5 civarında seyretmektedir.

Türkiye akaryakıt ve doğalgazı dörtte bir fiyata satın almasına karşın son dört yılda dolaylı artışların dışında direkt olarak doğalgaza yüzde 57, elektriğe yüzde 47 oranında zam yaptı.

İGDAŞ 2014 yılında 0,93 liradan sattığı doğalgazı 2015 yılında 1 TL’nin üzerine çıkardı.

Tüketici soygunla karşı karşıya

Elektriğe direkt yapılan zamların dışında dolaylı olarak eklenen dağıtım bedeli gibi zamlar ile tüketicinin yasal kılıfına uydurulmuş bir soygunla karşı karşıya olduğunu söyleyebiliriz.

Somut olarak izah etmek gerekirse; tüketici dörtte bir fiyata alması gereken elektriği tam dört katı pahalı fiyattan almakla kalmamakta, üzerine yüklenen ekstralar ile fatura daha da şişirilmektedir.

Örneğin 215 TL’lik elektrik kullandınız. (Aslında olması gereken bu rakamın dörtte biri.)

Bu rakama ilave olarak tam 118 TL dağıtım bedeli yanında, ayrıca 2,5 TL enerji fonu, 4,35 lira TRT payı ve 11 lira BTV ile elektrik faturanız 415 liraya çıkartılmaktadır.

Son güncellemeye göre 20 milyonun üzerine çıkan hane sayısına göre hesap ettiğimizde her ay elektrik ve doğalgaz faturalarına ilave edilen 1 TL’lik artışı hesaba kattığımızda, Mercedeslere ödenen paranın çerez parası olduğu söyleminin hakikat olduğu ortaya çıkmaktadır.

Yükselen dağıtım bedelleri ister istemez, kim bu dağıtıcılar ve bu artışlar kimin için sorusunu akla getirmektedir.

DAĞITIM BEDELİ NEDEN ARTTI?

Dünyada elektrik ve akaryakıt ucuzlarken, bırakın indirimi, mevcut fiyatı koruyup üzerine yüzde 50-60 zam yapan bir ülkede yaşamaya çalışıyoruz.

Bu gerçek ortada dururken, kullanılan elektrik fiyatı kadar dağıtım bedeli kimlerin hayrına diye araştırdığımızda, karşımıza çıkan firma ve sahiplerini görünce işin aslını o zaman öğrendik. Bir zamanlar ihaleler şeffaf yapılıyor/muş gibi yapılıyordu. İşte o zamanlardan birinde İstanbul Avrupa yakası elektrik dağıtım ihalesini en son Digitürk şirketi elinden alınan Karamehmet kazanmıştı. Sonra bu ihale iptal edildi (!)

İstanbul Avrupa yakasında elektrik dağıtım şirketinin değiştiğini, tüketiciler elektrik faturaları eline geçince öğrendi.

İstanbul Avrupa yakası elektrik dağıtım şirketi CLK: Cengiz, Limak, Kolin.

CLK kim mi: Milletin … koyan M. Cengiz, TFF başkan vekili Nihat Özdemir ve Naci Koloğlu’ndan oluşan ortaklık.

CLK şimdilik başta İstanbul olmak üzere Antalya, Balıkesir, Bursa, Çanakkale, Sivas, Tokat, Yozgat, Yalova, Burdur gibi önemli şehirlerin dağıtıcısı, sırada yenileri var.

Bu isimlerin birçok ortak noktası yanında, en önemli ortak özelliklerinden biri de medya.

Medya sektörü kendilerinin isteyerek girdiği ve olmak istedikleri bir alan değil ama varlar.

Birileri milletin üzerinden zengin oluyor

Özetle demem o ki;

Dünya üzerinde lehimize gelişen ne kadar avantaj varsa, hepsi har vurup harman savrulurken; devlet içinde ve devletle birlikte birileri milletin üzerinden inanılmaz zengin oluyor.

Bütün bunlar yetmezmiş gibi milletin cebinden kılıfına uydurularak ç/alınan parayla devletin kanalı TRT ile YPM (Yalan Propaganda Merkezi) medya imparatorluğu besleniyor.

Milletin cebinden alınan paralarla oluşturulan YPM’ler 24 saat ağır propaganda bombardımanı ile usulüne uydurularak yapılan usulsüzlükleri millete çılgınca alkışlatıyor.

Bu arada muhalefet ne yapıyor diye sorarsanız, hiçbir şey yapmadan sıranın kendine gelmesini bekliyor.

Bu noktadan hareketle Enerji Bakanlığı’nın çok önemli bir bakanlık olduğunun idrakine bir kere daha vakıf olup, madenlerin de bağlanması gerektiğinin önemine vardım.