- Eki, 08, 2013
- Kitap ve Yayinlar, Spor
- Nurullah Öztürk
Şubat’ın son haftası ve Mali Kongre Beşiktaş’ın kurtuluşu adına azımsanmayacak büyük bir adımdı.
Fakat bu sadece ipotekten kurtuluş anlamındaydı. Bundan sonra yapılması gereken, başka bir boyunduruğun ve ipoteğin altına girmeden özgür ve özgün bir kurtuluş modeli geliştirmek olmalıdır.
Beşiktaş’ın sorunları üç ana başlık altında toplanmaktadır.
• Yönetim sorunu;
• Finansal sorunlar;
• Hedef ve hedefe ulaşma sorunu.
Bu sorunlar içerisinde en önemli sorun yönetim ve kurumsallaşma sorunudur.
Maalesef Türkiye’nin ve kurumlarının en temel sorunu “işi ehline, emniyetli ve ehil olana veriniz” gerçeğini çarpıtarak, “işi sizin adamınız olmasa da öyle görünene ve adamınıza veriniz” olarak çarpıtıldığından bu yana ne Türkiye’nin ne de kurumlarının işleri doğru düzgün, olması gerektiği gibi gitti…
Bu anlayış devam ettiği müddetçe de kalıcı bir başarıdan söz etmek mümkün olmayacak…
Bu nedenle, Beşiktaş’ın yeniden oluşturulan yönetim kurulunda ve kurumda görev alacaklarda olmazsa olmaz şart; kendi imkân ve gerçeği ile başarı merdivenlerini tırmanmış, gerçek başarı öyküleri yazmış ve okumuş insanlardan oluşan bir ekip oluşturulmasıdır.
Bu ekibin her biri alan değil veren, Beşiktaş armasından güç alan değil, güç veren insanlardan oluşması şarttır.
Başkan ve ekibi en az başkan kadar dirayetli, kendileri adına yazdıkları başarı öyküsünün daha büyüğünü Beşiktaş adına yeniden yazacak kadar da özverili olmalıdır.
Eğer, Beşiktaş bu kongrede her biri kendi başına anlamlı insanlardan oluşan bir yönetim oluşturabilirse kurtuluş beratını da almış demektir.
Bir de geniş kitlelerin yönetime katılımını sağlamak adına üyelik sisteminin yeniden düzenlenmesi gerekmektedir. Aksi durumda Beşiktaş bugünleri de arayacaktır.
Sn. Demirören finansal sorunlara kendi geliştirdiği yöntemle çözüm bulmaya çalışıyordu. Fakat bu yöntem sadece kendisine has bir model…
Finansal sorunlar
Yıldırım Demirören döneminde, yönetim yanlışlarıyla stoklanan borç yükü, altından kalkılamayacak boyutlara ulaştı.
Sonunda Başkan soluğu TFF binasında aldı. Eğer borçlar bu denli büyük olmasaydı, bu seçimde aday enflasyonu yaşıyor olacaktık.
Şimdi durum tam tersi.
Beşiktaş taraftarlarının başkan olarak görmek istediği Sn. Serdal Adalı dışında ciddi bir çalışması olan da, ben varım deme cesaretini gösteren de yok ortada.
İsmail Ünal’ın siyasi istikbal çabaları ve farklı amaçları ayrı bir inceleme konusudur.
Maalesef çoğu kısa vadeli transfer borçlarından oluşan borçların yeniden yapılandırılması, üretim, performans ve kulübe katkısı minimum olan her kim ise yolların ayrılması şarttır.
Finansal sorunlara çözüm, başlı başına detaylı bir konu olduğu için ayrı bir yazı konusu olacaktır.
Beşiktaş’ın içinde bulunduğu ve taraftarın da en önem verdiği sorun şu:
Hedef ve hedefe varma sorunu
Tartışmasız, Türkiye’nin en iyi kadrosunun aldığı sonuçlarla, futbolcularının kazançları marka değerleri ve elde edilen performans ters orantılıdır.
Bu durum dengeye oturtulmalıdır.
Beşiktaş’ın ligde kötü bir görünümü olmasına rağmen, Avrupa yürüyüşü hem futbolda hem de basketbolda devam etmektedir.
Hedef lige havlu atmadan her iki kulvarda da Avrupa serüvenini sonuna kadar sürdürmek olmalıdır.
Yönetimsizlik nedeniyle özellikle yabancı futbolcuların kafası oldukça karışıktır.
Başkanlığın en güçlü adayı olan Sn. Serdar Adalı bu yürüyüşün kısa sürmemesi için, onlarla diyalogu en üst noktaya çıkartması Beşiktaş’ı Avrupa’da daha yukarılara taşıyabilir.
Son olarak Beşiktaş çatısı altında bulunan her bireye Beşiktaş’ın hedeflerinin ne olduğu, olması gerektiği, kısa, orta ve uzun vadeli hedefleri, daha işin başında başkan tarafından herkes tarafından anlaşılana kadar anlatılmalıdır.
Y. Demirören TFF Başkanı olduğundan bu yana bazı medya organları kendi arkadaşlarının da içinde olduğu Beşiktaş gerçeği ile daha bir yakından alakadar olmaya başlaması da dikkatli gözlerden kaçmamaktadır.