- Eki, 08, 2013
- Kitap ve Yayinlar, Spor
- Nurullah Öztürk
Kendimi renklerine adadığım biri olarak, ülkemin en eski ve en değerli markasının nasıl uluslararası bir marka hâline dönüştürülebileceği, en önemlisi de içinde bulunduğu darboğazdan nasıl kurtulacağı konusu, her Beşiktaşlı gibi benim de ilgi odağım oldu.
Bunu düşünürken gördüm ki, Beşiktaş’ın içinde bulunduğu durumu birçok ünlü kulüp de yaşamış.
Bu nedenle yukarıda kullandığım başlık temeli sağlam ve bilerek atılmıştır.
Elimde “Futbol Taraftarlarının Marka Değeri Yaratmaları Üzerine Bir Araştırma” var. Bu araştırmanın sonuçlarına gör Beşiktaş taraftarları tüm rakiplerine göre açık farkla ve farklılaşmış olarak, takımlarının marka olduğu ve marka değerine verdikleri önem açısından en tepede yer almaktadır.
Bu sonuç, piyasada oluşan algıyı tersyüz eden bir sonuçtur aslında.
Bugünkü tablonun sorumlusunun da “Marka Değeri”ni hiç ağzından düşürmeyen biri olması da ayrı bir sonuçtur…
Futbolda nasıl dünya markası olunur
2008 ekonomik krizini erken yaşamamız ve önlemlerini erken hayata geçirmemiz ülke olarak rakiplerimizle aramızdaki gelişmişlik farkını kapatmak için bize sunulmuş büyük bir fırsattı…
İsterseniz ben size bu krizi en derinden yaşamış ve atlatmış eskisinden daha sağlam ve büyüyerek yoluna devam edenlerinden bahsedeyim…
Türk spor medyasının ilgi alanına girmeyen, Barcelona, Juventus ve Arsenal gibi markaların başarı öyküsünün mimarlarını dinledim, onlarla temaslarım oldu…
Bunlardan biri FCB markasının2002-2007yıllarında pazarlama politikalarına yön veren Calzada.
Calzada Barcelona’nın gerçek bir dünya markasına nasıl dönüştürüldüğünü şöyle özetliyor:
“Dünya markası olmak için; altyapıya yatırım yapmak, topluma saygılı olmak, akıllı pazarlama fikirleri bulmak, en önemlisi de futbolu adam gibi oynamak ve insana değer vermek gerekir.”
Markanın konumlandırılması
“Çoğu kendi alt yapımızdan yetişmiş oyuncularla ‘ofansif futbol’ oynarız. Bunun için de seçeceğimiz teknik adam ve oyuncunun bu felsefeye uygunluğuna bakarız.
150.000 üyemiz var ve başkanı bu üyeler seçer.
Topluma katkıda bulunmak; 2005 yılında çocuklara odaklandık. Gelirimizin 0,7’sini UNICEF’e bağışlayarak logosunu formamıza aldık. Bu bize dünya çapında bilinirlik sağladı. Başarı iki şeye bağlıdır; insanları önemseyeceksin, en önemlisi de iyi futbol oynayacaksın.
Devamında başarı gelince dünyadaki taraftarlarımız arttı. Hızlıca Çin, Japonya ve ABD’de yayıldık. Ronaldinho döneminde maçları kaybettiğimizde bile taraftar sayımız artmaya devam etti. Sonrasında Messi ile yine büyümeyi sürdürdük. Bir kez daha belirtmeliyim ki, Q7’ye bir kez daha şans verilmeli ve takıma kazandırılmalıdır. Fernandes’in yokluğunda takım sadece koşan ama üretimi sıfıra yakın bir sıra takımına dönüştüğünü bilmek ve anlamak lazım.”
Gelir artışı
“NIKE, AUDI gibi global markalara ‘biz dünya markası olacağız bize yardım edin’ dedik. Bize inandılar ve dünya çapında büyümemize destek oldular. O gün gelirimiz 160 milyon avro idi. Bugün yaklaşık 500 milyon avro.”
Bugün sizle Barcelona’nın yeniden yapılanma ve kurumsallaşma hikâyesini paylaştım. Belki daha sonra JUVENTUS ve ARSENAL’in hikâyesini paylaşabilirim. Ama en önemlisi bu yazıya ve yapılanları Beşiktaş Başkanı ve YK’nun iyi irdelemesinde büyük fayda görüyorum.