- Eki, 08, 2013
- Kitap ve Yayinlar, Spor
- Nurullah Öztürk
İnsanoğlu her yönü ile ilginç bir varlık. Normal şartlarda sizin benim gibi sıradan insanlar belli bir konum ve mevkie gelebilmek için başkalarının oyu ya da referansına ihtiyaç duyduğunda; bu amaca ulaşabilmek için her türlü dönme dolaba biniyorlar.
İstedikleri mevki ya da makama gelenlerin ilk yaptıkları iş de, bu koltuğun kendisi ya da kendinden sonra gelen yandaşlarınca ebedi sahibi olabilecek değişiklik ve düzenlemeleri hayata geçirmek oluyor.
Hem de hiç vakit kaybetmeden…
Türkiye’de siyasal iktidarlar da, medya da, özel sektörün çoğu da, spor yönetimi de bu minvaldedir.
Geçen hafta sonu Beşiktaş kulübü de yeni bir tüzük hazırlayarak seçime gitti. Böylesine önemli bir konuda salonda ancak 1500 kişi vardı.
Değişikliklerin çoğuna katılsam da, katılmadığım maddeler en can alıcı ve işin özünü oluşturanlardı.
Neyse ki, çoğunlukla sağduyu galip geldi de bu maddeler Ergin Aslan, Cengiz Sarıkaya gibi gündemi Beşiktaş olan arkadaşlarımızın da gayreti ile olması gerektiği hâle getirildi.
Beşiktaş gelecek sezona da hazırlıksız giriyor
Geçen yıl feda, veda, heba derken öylesine geçti gitti. Kötülerin iyisi de şampiyon oldu.
Bir şekilde Avrupa’da birkaç tur geçen ile Türkiye’de şampiyon olanın bütçesini üçe beşe katladığı bir ortamda; doğru bir plan ve strateji ile günün şartlarına uygun bir yapılanma ile yolculuğa başlayanların rakiplerine bir kaç metre değil kilometre fark attığını artık herkes anladı. Bu nedenle aman dikkat diyorum…
Beşiktaş’ta baskın bir seçim var, fakat tıpkı Türkiye siyasetinde olduğu gibi ortada muhalefet yok…
Öyle görülüyor ki, bundan sonraki süreç de, seçime hazırlıkla geçecek. İşin enteresan olan yanı, YK için ismi geçenlerin çoğu daha önceki yönetimlerde yer almış, denenmişlerden oluşmakta.
Beşiktaş zaten kurumsallık anlamında yarışta kendine oldukça gerilerde yer bulurken bir de bu ağalar ile hangi derdine derman bulabilir ki…
Bugünkü görünen tabloyu tarafsız bir şekilde yorumladığımız da görünen o ki, Beşiktaş’ın rakipleri ile arasındaki fark kapanacağına daha da açılacak gibi gözüküyor, açılmasa da azalmayacak…
Aslında başkan ve yakın çevresindeki ekibi sorunlara da çözümlere de vâkıflar…
Denge terazisini ellerinden bırakamadıkları için icraata bir türlü başlayamıyorlar…
Yanlış anlaşılmasın, maksadım kimseyi eleştirmek ya da akıl vermek değil, eğer öyle olsaydı tamamıyla farklı bir format kullanırdım.
Bundan sonraki süreçte kim olursa olsun, dünya ve Türkiye gerçeğine uygun hareket etme zorunluluğu vardır.
Son olarak küçülerek borç kapatılamadığını ve hedefe varılamadığını deneyerek yaşayarak anlamış bulunmaktayız. Zaten küçülmenin sonuna vardık, küçülecek yer de kalmadı…
Bir kitaptan daha fazlası
Dünyayı Yöneten Gerçek Güç: Ticaret ve Perakende isimli ilk kitabım Hayat Yayınları tarafından baskıya verildi.
Yarın ilk baskı elimizde olacak.
Yirmi yıldan fazla bir iş deneyimi sonrasında üç yılı aşkın bir süre üzerinde çalıştığım, uzun emek harcadığım bu kitap kapsamı ve içeriği ile alanında bir ilk ve kaynak eser niteliğindedir.
Bu eserde ilk çağdan itibaren insanların geçirdiği değişimler kadar değişmeyen taraflarını da bulacaksınız.
Aslında dünyanın finans ve ticaret ekseninde ve bunlara hâkim olanların istedikleri şekilde döndüğünü de…
Her konuda dünyanın merkezinin bu coğrafya olduğunu ve önemli olayların ekseriyetinin bu coğrafyada gerçekleştiğinin fakat bir şekilde “durdurulan zaman”ın hâlâ olması gerektiği şekilde akmadığının, bu coğrafyada hâlâ fetret devri yaşanmakta olduğunun bilgisine de sebep ve sonuçları ile vâkıf olacaksınız…
Herkese iyi okumalar dilerim…