- Eki, 08, 2013
- Kitap ve Yayinlar, Spor
- Nurullah Öztürk
İstanbul’da düzenlenen tüm uluslararası organizasyonlarda; Dünya Basketbol Şampiyonası, Tenis turnuvası ve GS stadının açılışında, hükümetin en yetkili isimleri hep aynı muameleye maruz kaldı; ıslıklandılar ve yuhalandılar…
Bu organizasyonların tamamının ülkemizde yapılmasında mevcut yönetimin özellikle de Sn. Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımızın ciddi çaba ve katkıları oldu…
Bütün bu çabaya karşılık bu muamele oldukça kaba ve çirkindi. Takdir edilmesi alkışlanması gereken bir çaba ve büyük emek vardı bu organizasyonlarda…
Islıkçılara şunu sormak lazım; şike olaylarının örtbas edilmesine önayak olunduğunda, tüm federasyonların yönetim kurullarının “ehliyetsiz ve emniyetsiz” kişilerle doldurulduğunda, etrafa para saçılmasına rağmen tüm önemli organizasyonları seyirci olarak izlemek zorunda kaldığımızda neredeydiniz ve neden sesiniz soluğunuz çıkmıyordu…
Islıkçıları tanıyoruz, onlara yaranmak mümkün değil, onlar iyiye de kötüye de muhalif, hatta kendine bile muhalif…
Bir de, her şart ve şekil altında alkış için elini sürekli havada hazır bekletenler var; alkışçılar…
Sizi de iyi tanıyoruz…
Siz değil misiniz, her yanlışa bir gerekçe uydurmaya çalışan, iktidarın size sağladığı imkânlar denizinde günaha boğulan, siz değil misiniz hırsızlığı kendinize hak gören, ve siz değil misiniz iktidar çevrelerindeki aynı işi gören! dostlarınız dışındakilerle selamı sabahı kesen…
Siz alkışçılar; bu ülkede bugüne kadar yapılan yanlışların, hataların ve hırsızlıkların vebalini sizler taşıyorsunuz. En çok da siz suçlusunuz…
Hangi biriniz “Metro” davasında adı sıkça geçen, Samsun-Sinop Karayolu ihalesinde usulsüzlük iddiaları dillendirilen; tarihin en başarısız olimpiyat ve sportif başarısızlığına rağmen gururla! televizyon ve gazeteleri demeç sağanağına tutan bakan ve adamları hakkında tek kelam etmeyen…
Ve yine kendi kulübünü batırmış bir adamın Türk futbolunun başına geçmesine hangi biriniz itiraz ettiniz ve sesinizi çıkarttınız…
Siz şakşakçılar; elinizdeki medya gücü ile, korumasız ve korunaksız insanları itibarsızlaştırmak, eş dostunuza ihale almak ve işe yerleştirmek dışında hangi başarıya imza attınız, topluma ne fayda sağladınız.
Ve sizler; insanların ekmeği ile oynamayı marifet sayanlar, üç beş kuruşa muhtaç insanları kirli emelleri için tetikçi olarak kullananlar…
Ve siz; “hangi dünyaya kulak kesilmişseniz öbürüne sağır olup; delişmen ve ferah gözüken alınlarınızda, betondan Tanrı’lara kulluğun zırhı olanlar”.
Ve siz ikiyüzlüler; ikiyüzlülüğü yüzüne söylenmesinden nefret eden, yüzüne övgü, arkasından küfür edilmesine rıza gösterenler; sizler ıslıkçılardan daha kötü ve daha derbedersiniz…
Unutmayın, siz elleriniz ve dilleriniz patlayıncaya kadar alkışlasanız da, şakşakçılık yapsanız da, mazlumun ve mahzunun âhı, arşa yükselmek üzere; birikip bela olup başınıza yağmaya başlayacağı günler yakındır…
Bu ülkede ben her şeyi gördüm, içim rahat…
Ben yaşarken koptu tufan, ben yaşarken yeni baştan yaratıldı kâinat…
Bu nedenle ben ıslıklayanlara değil alkışlayanlara daha çok dikkat ediyorum…